Yeni

II.Macar Seferi ve Budin'in Fethi


II.Macar Seferi ve Budin'in Fethi


İkinci Macaristan Seferi ve Viyana Kuşatması Osmanlılar sayesinde Macar kralı seçilen Zapolyai, Osmanlıların kendisine hazırladığı bu imkânı gereği gibi değerlendiremez. O, Osmanlılara yaklaşmak söyle dursun, l527 baharında toplanan Regensburg İmparatorluk meclisinde Osmanlılara karsı yardım dahi istemişti. Öbür yandan Macar beylerinin çoğunluğu tarafından krallığa seçilmiş bulunan Ferdinand'in, Osmanlı ordusunun geri dönmesini fırsat bilip büyük bir ordu ile Budin üzerine yürüyüp onun kuvvetlerini Tokaj'da mağlup etmesi üzerine kayınpederi olan Lehistan Kralı'nın yanına sığınmak zorunda kalan Zapolyai, Osmanlılardan tekrar yardim istemeye mecbur olur. Bu yardım için de İstanbul'a bir elçi gönderir. Gerçi Zapolyai böyle bir yardım talebinde bulunmasa dahi Osmanlıların bu duruma müsaade edeceği düşünülemezdi. Bununla beraber onun yardim talebi, Osmanlıların daha süratli bir şekilde harekete geçmesine sebep olmuştu. Böylece durum, Zapolyai'nin müdafaası seklini almıştı. 29 Şubat l528 tarihli antlaşmaya göre Osmanlı Devleti , Zapolyai'yi tâbi bir hükümdar olarak tanımaktaydı. Öbür taraftan, Osmanlı Devleti'nin kendisini burada bırakmayacağını anlayan Ferdin and da elçi göndererek vergi vermek şartıyla Macar kralı olarak tanınmasını teklif ettiyse de bu teklif kabul edilmeyerek Budin'in Zapolyai'ye iade edilmesi istenir. Böylece, 29 Mayıs l528'de İstanbul'a gelen bu ilk Avusturya elçilik heyeti, herhangi bir sonuç alamadan geri dönmek zorunda kalır.

Kanunî, Vezir-i azam İbrahim Paşa'ya II. Macaristan seferinin serdarlığını tevcih ederek büyük yetkiler vermişti. Aslında Macaristan'ın yönetimi için asker ve kaynak kullanmak yerine, şimdilik Zapolyai'nin idaresinde yari bağımlı bir Macar Devleti'ni Habsburglarla karsı tampon bir devlet olarak bırakmayı tercih eden Kanunî Sultan Süleyman, l0 Mayıs l529'da iki yüz bin kişilik bir ordu ile sefere çıkar. Macar topraklarına girildiği sırada, Zapolyai, İstanbul'a gelen elçisi Lasczky ve Macar asilzâdeleri itaatlerini arz edip huzura kabul olunurlar. Lütfi Pasa, Zapolyai'nin Kanunî tarafından nasıl karşılandığını ve tercüman vâsıtasıyla ikisi arasında geçen konuşmaları da verir. Buna göre Zapolyai, diğer kulları gibi kendisinin de Padişah’ın kulu olmak istediğini bildirerek söyle der: " Ey Pâdişah-i âlem penah, Müslümanlardan ve kâfirlerden (gayr-i Müslim) kullarının nihayeti yoktur. Ben dahi ol kullarının silkine münselik olmağa geldim (onların mesleğine, yani senin tebaan olmaya geldim). Ve hem Padişahtan bir muradım vardır, emr olunursa hizmet-i şeriflerine diyelim." Tercümanın anlattığı bu sözleri beğenen Kanunî: "Muradın desin, elimizden geldikçe bitirmesine sa'y edelim (çalışalım) der. 3 Eylül'de Budin önlerine gelen ordu, kuşatma hazırlıklarına başladığı sırada, şehirdekiler teslim olurlar.

Böylece şehir, yarım günlük bir mukavemetten sonra tekrar ele geçirilmiş olur. 7 Eylül'de şehre giren Kanunî, senelik belli bir vergi karşılığında burayı Zapolyai'ye vererek merasimle ona Macar Krallığı tacını giydirir. Hammer'in ifadesine göre onu, merasimle krallık tahtına oturtan ne padişah, ne vezir-i azam, ne diğer vezirler, ne beylerbeyiler, ne de yeniçeri ağalarından biri değil, "ağanın ikincisi demek olan Sekbanbaşı marifetiyle" olmuştur. Bununla beraber, Kanunî, Zapolyai'yi ayakta karşılamış, elini öptürmüş, altın tahtının karsısına iki altın sandalye koydurmuş, birine İbrahim Paşa'yı, diğerine de Zapolyai'yi oturtmuştur. Böyle bir uygulama, Osmanlı protokolüne göre Macar Krallığı'nın durumunu göstermektedir. Gerçekten, Küçük Bali Bey'in, Ferdinand için kaçırılırken ele geçirdiği taç, Yeniçeri Sekbanbaşısı tarafından Zapolyai'nin basına konmuştu. Günümüzün ifadesiyle bir Yeniçeri generalinin, Osmanlı protokolünde ancak sancakbeyi (Tümgeneral) derecesinde olan bir şahsin Macaristan Kralı'na taç giydirmesi, Türk tarihinin unutulmaz hadiselerinden biri olarak kalacaktır.


Bu sıralarda Macar krallık tacı, Ferdinand'ın casusları tarafından çalınıp Viyana'ya kaçırılıyordu. Bunu haber alan Osmanlı istihbaratı, derhal harekete geçer. Bosna eyaletinin Izvornik sancakbeyi Küçük Bali Bey, 20 Ağustos'ta Viyana yolunda tarihî tacı ele geçirip 4 Eylül'de Kanuni’ye gönderir. Kanunî ise tacı Zapolyai'ye gönderir. Bu meşhur taç, Macarlar tarafından kutsal sayılıyordu. Bu sebeple onlar, bu tacı giymeyen hükümdara meşru kralları nazari ile bakmıyorlardı. Ferdinand da Macaristan Kralı olma iddiasında olduğu için bu tarihî tacı ele geçirmek istiyordu. "Korona" denilen bu tarihî taç, üst üste geçmiş iki taçtan müteşekkildir. Asil tacı l000 yılında Papa, sonradan aziz mertebesine çıkarılan ve Arpadlar'dan ilk defa Samanlığı bırakıp Hıristiyanlığın Katolik Mezhebi ‘ne giren Büyük Istvan'a göndermişti. Sonradan Bizans İmparatoru olan VII. Mikhail Dukas'in, Malazgirt Savaşı'ndan iki yıl sonra (l073), gönderdiği altın çelenk, iste bu Papa'nın yolladığı tacın üzerine geçirilmek suretiyle tarihî Korona son seklini almıştır.

Hiç yorum yok