II. Viyana Kuşatması
II.
Viyana Kuşatması
17.yüzılda Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında yapılan
savaşların en uzun süreli olanı bu kuşatma ile başladı. Avusturya, yönetimi
altındaki Macarlara iyi davranmıyor ve onları ağır vergilerle eziyordu. Ayrıca
mezhep hürriyeti de tanımıyordu. Macarlar baskılara daha fazla dayanamayınca
Tökeli İmre’nin başkanlığında ayaklandılar. Kendi güçleriyle de ayaklanmanın
başarılı olamayacağını anladıklarında Osmanlı Devleti’nden yardım istediler.
Politik nedenlerden dolayı Osmanlı İmparatorluğu uzun
yıllardır Macaristan’da ve Avusturya’da Katolik olmayan azınlığa yardımda
bulunuyordu. Ayrıca Osmanlılar zaten İmre Tökeli’yi yukarı Macaristan’ın kralı
olarak tanıyorlardı. Henüz kuşatmadan önce Osmanlı İmparatorluğu ve Habsburg
arasında Vasvar Barışı’nın bir sonucu olarak yirmi yıllık bir sözleşme vardı.
1681 ve 1682’de İmre Tökeli ile Habsburglar arasındaki sınır
çatışması şiddetini arttırdı. Habsburg kuvvetlerinin merkezi Macaristan
içlerine tecavüz etmeleri, Sadrazam Kara Mustafa Paşa’yı Osmanlı ordusunu
sefere çıkarmak için IV. Mehmet ve divanını ikna etmek için önemli bir gerekçe
oldu. IV. Mehmet, Kara Mustafa Paşa’ya Yanıkkale ve Komaran’a karşı kuşatma
iznini verdi.
Yeni Sadrazam olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, hırslı bir
adamdı ve Kanuni’ye nasip olmayan Viyana’nın fethini de gerçekleştirmek
istiyordu. Böylece Osmanlı ordusu 21 Ocak 1682’de ilan edilen seferberlik ile
toplandı ve 6 Ağustos 1682’de de savaş ilan edildi.
Viyana, Doğu Akdeniz-Almanya ticaret yolu üzerinde oluşu,
Tuna üzerinde iç kontrol noktası olması gibi nedenler yüzünden Osmanlı
İmparatorluğu’nun stratejik hedeflerinin tam ortasındaydı. Kuşatma için
hazırlıklar yapıldı; Avusturya’ya ve lojistik merkezlere giden yollar tamir
edildi ve bazıları yeniden inşa edildi. Cephane, mühimmat, top ve diğer
kaynakların imparatorluğun her yerinden bu lojistik merkezlere ve Balkanların
içlerine gönderilmesi sağlandı.
Lojistik zamanı, Ağustos ve Eylül 1682’de bir sefere
başlamanın mümkün olmayacağını ifade ediyordu.
Üç aylık bir seferde Türkler
kışın Viyana’da olacaklardı. Ama seferin başlaması ve hazırlanması için gereken
15 aylık bir sürede de Habsburglar hazırlanacak ve diğer Avrupa krallıklarından
yardım gelmesi için zaman kazanılacaktı. Zira kış süresinde Habsburglar ve
Lehistan bir anlaşma imzaladılar. Antlaşmaya göre Türkler, Krakow’a saldırırsa
Habsburg kuvvetleri Polonya’ya yardıma gelecekti, karşılık olarak da Lehistan
ordusu Viyana’ya saldırı olursa destek olacaktı.
İlkbaharda Mayıs’ın erken zamanında Türk ordusu Belgrad’a
ulaştı. Daha sonra Viyana şehrine doğru hareket etti. 7 Temmuz’da 40 bin
kişilik Tatar kuvvetleri Viyana’nın 40 km doğusuna vardı. Kuşatma süresince
Leopold, 80 bin Viyanalı ile şehirden kaçtı ve Linz’e yerleşti. Sobieski de
1683 yazında antlaşmadaki yükümlülüğünü yerine getirmek için bir yardım
sevkiyatı hazırlıyordu. Türk ordusu 14 Temmuz’da Viyana’yı kuşattı. Artakalan
11 bin askerin, 5 bin sivil ve gönüllünün lideri Graf Ernst Rüdiger son
Starhemberg teslim olmayı reddediyordu. Viyanalılar şehrin etrafındaki evleri
ve duvarları tahrip ettiler, yıkıntıları temizlediler ve boş bir alan
bıraktılar. Kara Mustafa Paşa bu problemi kuvvetlerine şehre doğruca giden
hendek kazmalarını emrederek çözdü. Böylece ordu açık alanda savunmasız
kalmayacaktı.
Temel çökertmede Türkler barutu kullanmada ustaydılar.
Lağımcılar şehir duvarları altında tüneller kazıp, surların altına dinamit
yerleştirerek korunakları çökertiyordu. Osmanlılar zamanı hesaba almadılar,
zaman onların tarafında değildi. Bu noktadaki gevşeklikleri, savaşın ilanından
sonra ordularını kombine edip ilerlememeleri; yardım kuvvetlerinin ulaşmasına
izin verdi. Tarihçiler, Kara Mustafa Paşa’nın şehri zenginlikleri ve bozulmamış
haliyle ele geçirmek istediği için acele davranmadığını söylerler.
Kuşatma sırasında Viyana’nın her anlamda yiyecek desteği
kesilmişti. Garnizon ve sivil gönüllüler aşırı kayıp veriyordu. Kışla hizmeti
öyle bir problem haline geldi ki, Ernst Rudiger, herhangi bir asker nöbette
uykuda yakalanılırsa öldürüleceği emrinin verdi. Ümitsizlik gittikçe artıyordu.
Bu sırada Lorraine Dükü V. Charles komutası altında olan imparatorluk
kuvvetleri, Macar İmre Tökeli ile Viyana’nın 5 km kuzeydoğusunda Bisamberg’de
çarpışıyorlardı. 60 gün süren kuşatma sırasında Viyana’ya 18 büyük yürüyüş
gerçekleştirildi. Ancak büyük ve son saldırı için Merzifonlu kara Mustafa Paşa
sürekli bekliyordu. Bu arada papanın çağrısı üzerine Lehistan kralı Jan
Sobiyeski, Viyana’nın yardımına yetişti.
Düşmana 80 bin kişilik ordusuyla büyük moral ve güç
kazandıran Lehistan kralının gelmesiyle, Osmanlı ordusu iki ordu arasında
sıkıştı. Kırım kuvvetlerinin yeterli gayreti ve mücadeleyi göstermemesi üzerine
Osmanlı ordusu dağıldı ve büyük bir bozguna uğradı. Ordu hızlı ve düzensiz
şekilde Belgrad’a doğru geri çekildi.
Osmanlı’nın bu hezimeti Avrupa’da büyük sevinçle karşılandı.
Artık Osmanlıların yenilmez olmadıklarını gören Avrupa, karşı hücuma kalkmaya
başladı. Psikolojik savaş olarak da Osmanlı üzerinde büyük bir kayıp, Avrupalılarda
ise büyük bir kazanç olarak değerlendirildi. Bu savaş sonucunda Osmanlı’nın
gerileme devrine girdiği kabul edilmektedir. Kuşatma sonrası kurulan Kutsal
İttifak, Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları’na neden oldu.
Kuşatmanın ardından Avusturya, Lehistan ve Venedikliler
birleşerek karşı saldırıya geçtiler. Bu dönemde Estergon, Peşte ve Budin
kaybedildi. Venedikliler Ayamavra, Preveze, Mora ve Atina’yı ele geçirdiler. Viyana
Kuşatması ile başlayan tüm bu olumsuz gelişmeler IV. Mehmet’in tahttan
indirilmesine yol açacaktır.
Hiç yorum yok