Mahidevran Sultan
Mahidevran Sultan
Bazı kaynaklarda adı Bosfor, Gülbahar şeklinde yazılı ise
de doğru olmadığı anlaşılmaktadır. Bursa'da yaşadığı sıralarda yazılan
vesikalarda Sultan Mustafa validesi diye zikredilmekte,
isminden bahsedilmemektedir. Fakat bugün türbesinde mevcut sandukası üzerine
konan levhada Abdullah kızı Mahidevran
yazılı olduğu gibi,6 daha sonraki vesikalarda da bu adla
zikredilmektedir.
Çağdaş vesikalarında baba adı Abdürrahman, Abdülmennan
ve Abdullah olarak
yazıldığına göre cariye olması icap etmektedir.8 Kuvvetli bir ihtimalle Kanuni Sultan
Süleyman’ın ilk eşidir. Hürrem Sultan'ın Osmanlı haremine girmesine kadar iyi günler
yaşamış, fakat Hürrem Sultan'ın çocukları olunca, Mahidevran Hatun'la Hürrem
Sultan arasında rekabet başlamış. Çağdaş Venedik kaynaklarına göre bu çatışma
kavgaya kadar varmış, günün birinde Mahidevran Hatun, Hürrem Sultan'ı iyice dövmüş
ve hırpalamış, Kanuni Sultan Süleyman buna kızmış, Mahidevran Hanım'dan
soğumuş, yalnız Hürrem Sultan ile ilgilenmiş. Bu durum, Kanuni'nin annesi Hafsa
Sultan'ın ölümüne kadar böyle sürmüş. Mahidevran Hatun'u sevdiği anlaşılan
Hafsa Sultan'ın ölümü üzerine Mahidevran Hatun Harem'den, Manisa Sancakbeyi
oğlu Şehzade Mustafa'nın yanına sürülmüş ve bu sürgün hayatı ölümüne kadar
devam etmiştir.
Mahidevran Hanım, oğlu Mustafa
ile Manisa ve daha sonra Amasya'da yaşadı. Mustafa'nın Konya Ereğlisi'nde 1553
(960) yılında öldürülmesi üzerine 10 kadar adamı ile Amasya'dan Bursa'ya sürüldü.
Kanuni Sultan Süleyman gereken para yardımını yapmadığından burada 10 seneye
yakın çok sıkıntılı bir hayat yaşadı. Ev kirasını veremedi.
Neticede hükümdara
başvurdu. Borçları ödendi ve tahsisat bağlandı. II. Selim'in de, Mahidevran
Hatun'a yardım ettiği, bazı temliklerde bulunduğu belgelerden sezilmektedir. Nihayet
1564 (972) yılında Hisar'da yüz yirmi bin akçeye bir konak alıverdi, bu suretle
Mahidevran Hatun kiralık evlerde yaşamaktan kurtuldu. Sonradan bu evin
bulunduğu sokağa Mahidevran adı verildi. Nispeten rahata ve refaha kavuşan
Mahidevran Hatun oğlunun üzerine bugün "Mustafa-i
Cedid Türbesi" adı verilen türbeyi yaptırdı. Türbedeki vazifelilerden
imam, müezzin, kâtip, nazır, türbedar ve cuzhana ayrıca, kurban kesilmesi ve
aşure pişirilmesi, türbenin tamiri ve ruhuna dua edilmesi için oturduğu evini,
iki değirmeni ve 100.000 dirhem gümüş akçesini vakfeyledi. 1581 yılında oldu,
oğlunun türbesine gömüldü.
Hiç yorum yok