Osmanlı Devleti Dağılma Dönemi
- Osmanlı İmparatorluğu
XIX. yüzyılda gücünü tamamen kaybetmiştir. Kendi varlığını kendi gücüyle
koruma imkanını kaybetti. Bu nedenle çeşitli devletlerle sürekli değişen
ittifaklar içine girdi. Çağın güçlü devletleri de Osmanlı toprakları
üzerinde çeşitli pazarlıklar yapmaktaydılar.
- Rusya; XVIII. yüzyılda
olduğu gibi, Boğazlar ve Balkanlar yoluyla sıcak denizlere inme
idealindeydi.
- İngiltere; Uzak
Doğudaki sömürgelerine giden yolları, yani Doğu Akdeniz’i ele geçirme
amacındadır.
- Fransa ise
İngiltere’yi güçsüz düşürmek amacıyla Mısır’ı almak istemektedir.
Bu üç devlet
arasındaki çıkar çatışmaları Osmanlı İmparatorluğunun varlığını korumasında
etkili oldu. Herhangi bir saldırı anında çıkarları elden giden devletler
Osmanlı Devleti’nin yanında yer aldılar.
Bu dönemde
Osmanlı Devleti, iyice gücünü kaybetmiş, ekonomisi çökmüş, Rusya ile yapılan
savaşlarda yenilmiş, isyanları bastıramaz hale gelmiş, Mısır İsyanında olduğu
gibi kendi Valisine bile söz dinletemez bir duruma gelmiş, bu nedenle de
Avrupalı devletler arasındaki çıkar çatışmalarından istifade ederek “Denge
Politikası” ile varlığını devam ettirme gayreti içerisine düşmüş,
içeride yapılan yenilik ve ıslahatlar devleti kurtarmaya yetmemiştir.
Avrupalı Devletlerin kışkırtmaları sonucu isyan eden Balkan Milletleri Osmanlıdan ayrılarak bağımsız olmuşlar, Osmanlı Devletini ilgilendiren her olay bir Avrupa meselesi haline getirilerek devletin iç işlerine müdahale edilmiş, alınan borçlar ödenemeyince de Duyun-u Umumiye (Genel Borçlar İdaresi) kurularak devletin gelirlerine el konulmuştur.
Tüm bu dış baskılar yanında içeride de Osmanlı İdaresine ve Saltanatına karşı yerli ve yabancı unsurlar tarafından “daha fazla özgürlük” adı altında başlatılan hareketler ve kurulan siyasi örgütlenmelerle de devlet içeriden çökertilmiştir.
Avrupalı Devletlerin kışkırtmaları sonucu isyan eden Balkan Milletleri Osmanlıdan ayrılarak bağımsız olmuşlar, Osmanlı Devletini ilgilendiren her olay bir Avrupa meselesi haline getirilerek devletin iç işlerine müdahale edilmiş, alınan borçlar ödenemeyince de Duyun-u Umumiye (Genel Borçlar İdaresi) kurularak devletin gelirlerine el konulmuştur.
Tüm bu dış baskılar yanında içeride de Osmanlı İdaresine ve Saltanatına karşı yerli ve yabancı unsurlar tarafından “daha fazla özgürlük” adı altında başlatılan hareketler ve kurulan siyasi örgütlenmelerle de devlet içeriden çökertilmiştir.
Milliyetçilik
Hareketleri
Sırp İsyanı
(1804)
Nedenleri:
- Osmanlı Devleti’nde
merkezi otoritenin zayıflaması
- Rusya ve Avusturya’nın
kışkırtması.
- 1789 Fransız İhtilali
ile ortaya çıkan “ulusçuluk” akımlarının Sırplar arasında
yayılması.
- XVIII. yüzyılda
Osmanlı-Avusturya, Rusya arasında çıkan savaşların Sırp topraklarında
yapılması
- 1812’de imzalanan
Bükreş Antlaşması ile Sırplara ayrıcalık verildi.
- 1829’da Edirne
Antlaşması ile Özerk Sırbistan Prensliği kuruldu.
- 1878 Berlin Antlaşması
ile Sırbistan bağımsızlığını elde etti.
UYARI: Sırp Ayaklanması, Fransız Devrimi’nin
getirdiği ulusçuluk akımının Osmanlı Devleti’nde görülen ilk etkisidir.
1789 Fransız
İhtilali
Yalnız
Fransa’da değil bütün dünyada etkileri görülen Fransız İhtilali, Dünya
tarihinde yeni bir çağın başlangıcı olmuştur. Avrupa’da mutlakıyet idarelerinin
yıkılışını başlatan bu olay, Fransa’nın XVIII. yüzyılın başlarından itibaren
sürüklendiği ekonomik ve sosyal bunalımların doğal bir sonucu idi. 14 Temmuz
1789 tarihinde Fransız Kralı XVI. Lui‘nin meclisi dağıtmak istemesi
üzerine halk ayaklandı ve Bastille Hapishanesi’ni bastı. Mahkûmlar
serbest bırakıldı ve isyan giderek büyüyerek bütün Avrupa’ya yayıldı.
Bükreş
Antlaşması (1812)
- Osmanlı Devleti ile
Rusya arasında 1812 tarihinde imzalandı.
- Osmanlı Devleti,
Sırbistan’a ayrıcalık verildi.
- Bükreş Antlaşması ile
Osmanlı Devleti ilk defa kendisine bağlı bir ulusa ayrıcalık verdi.
Edirne
Antlaşması:
- Yunanistan bağımsız
olacaktır.
- Eflak ve Boğdan
özerkleştirilecektir.
- Sırbistan Prensliği
kurulacaktır.
- Rus ticaret gemileri
Boğazlardan serbestçe geçecektir.
Antlaşmanın
Önemi:
- Edirne Antlaşması,
Osmanlı Devleti’nin Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra imzaladığı en
ağır koşullu antlaşmalarından biridir.
- İlk defa Osmanlı
Devleti’ne bağlı bir ulus bağımsızlık kazanmıştır. (Yunanlılar).
- Bugünkü Romanya’nın
temelleri atılmıştır.
- Mısır Sorunu’nun
başlamasına neden olmuştur.
Not: Osmanlı Devleri, bu antlaşmadan sonra
Rusya’ya karşı tek başına olamayacağını anladı ve kendi varlığını sürdürmenin
Avrupa devletleri arasındaki denge politikasına bağlı olduğunu gördü.
Berlin
Antlaşması (13 Temmuz 1878)
- Sırbistan, Karadağ ve
Romanya’ya bağımsızlık verilecektir.
- Bulgaristan 3 Bölüme
ayrılacak; Makedonya Osmanlı Devleti’ne verilecek, Doğu Trakya
özerkleştirilecek, Bulgaristan Prensliği kurulacak. Böylece, Rusya’nın
Balkanlar’da güçlenmesi ve Balkanlar üzerinden Akdeniz’e inmesi
engellendi.
- Kars, Ardahan ve Batum
Rusya’ya verilecek, Doğu Beyazıt Osmanlı Devleti’ne kalacaktır.(Kars,
Ardahan ve Batum Brest Litowsk Antlaşması ile Osmanlı Devleti’ne geri
verildi.)
- Bosna Hersek, Osmanlı
Devleti’ne bağlı olacak, Avusturya tarafından yönetilecektir. (1908’de
Avusturya, Bosna Hersek’i işgal etti.)
Antlaşmanın
önemi:
- Osmanlılara bağlı pek
çok ulus bağımsızlığını kazandı.
- Osmanlılarda çöküş
dönemi başladı.
- Osmanlı Devleti’nin
egemenlik hakları zedelendi.
- Ermeni sorunu başladı.
- Rusya’nın Balkanlar’da
güçlenmesi ve Akdeniz’e inmesi engellendi.
- İngiltere ve
Fransa’nın Osmanlı Devleti’ni korumaktan vazgeçtiği anlaşıldı.
- Osmanlı-Alman
yakınlaşması başladı.
Yunan İsyanı
(1820–1829)
Nedenleri:
- Osmanlı Devleti’nde
merkezi otoritenin zayıflaması
- 1789 Fransız İhtilali
ile ortaya çıkan “ulusçuluk” akımlarının Yunanlılar arasında
yayılması.İngiltere, Fransa ve Rusya, Osmanlı Devleti’nin Yunanistan’a
bağımsızlık vermesi için 1827’de Navarin’de Osmanlı donanmasını yaktı.
- 1829’da Edirne
Antlaşması ile Yunanistan bağımsızlığını elde etti.
UYARI: Ulusçuluk akımının etkisiyle
Osmanlılardan bağımsızlığını elde eden ilk ulus Yunanlılar (Rumlar) olmuştur.
Etnik-i
Eterya Cemiyeti
Bu cemiyet
1814’te Odessa’da ikisi Rum, biri Bulgar üç kişi tarafından kurulmuştur.
Cemiyetin asıl amacı eski Bizans İmparatorluğu’nu yeniden canlandırmaktı.
İstanbul Patriği ile Rus Çarı’nın da desteklediği bu derneğin başında Rus
Çarı’nın yaveri olan Aleksandr Ipsillanti bulunuyordu. Cemiyet
kısa sürede güçlenmiş, Yunanistan ve İstanbul’da şubeler açmıştır.
Eflak-Boğdan,
Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek İsyanları (1875–1878)
Nedenleri:
- 1789 Fransız
İhtilali’nin getirdiği ulusçuluk akımı
- Rusya’nın Panislavizm
politikası.
- İlk ayaklanma 1875
yılında Bosna ve Hersek’te meydana geldi.
- Aynı yıl Bulgarlar da
ayaklandı.
- Kargaşadan yararlanan
Sırplar ve Karadağlılar da Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etti.
- Avrupa devletleri
Balkanlardaki barışı sağlama amacıyla İstanbul’da bir konferans düzenledi.
- Osmanlı Devleti,
Avrupa’nın iç işlerine karışmasını engellemek amacıyla 1876 yılında
Kanun-ı Esasiyi ilan etti.
Osmanlı-Rus
Savaşları;
1807–1812
Osmanlı-Rus Savaşı ve Bükreş Antlaşması;
Nedeni: 1804 Sırp isyanında Rusya’nın Sırpları kışkırtması ve çıkan isyanı desteklemesi.
Nedeni: 1804 Sırp isyanında Rusya’nın Sırpları kışkırtması ve çıkan isyanı desteklemesi.
- Osmanlı Devleti, 1806
tarihinde Boğazları Rusya’ya karşı kapattı.
- 1806 tarihinde Rusya
Eflak ve Boğdan’ı işgal etti.
- 1807 tarihinde de
Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş ilan etti.
- Fransa’ya güvenerek bu
savaşa giren Osmanlı Devleti, Fransa’nın iki yüzlü politikası sonucu
1812’de Bükreş Antlaşması’nı imzalayarak savaştan çekildi.
1827–1829
Osmanlı-Rus Savaşı ve Edirne Antlaşması;
Savaşın
Nedenleri:
- Rusya’nın 1820
tarihindeki Yunan isyanını desteklemesi
- 1827 yılında da
Navarin’de Osmanlı ve Mısır donanmasını yakılması olayına katılması.
- 1827’de Rusya, Osmanlı
Devleti’ne savaş ilan etti.
- Osmanlı Devleti’nin
savaşa hazır olmaması nedeniyle, Rusya, Batı’da Edirne’yi, Doğu’da da
Erzurum’u ele geçirdi.
- Osmanlı Devleti, 1829
tarihinde Edirne Antlaşması’nı imzalayarak savaştan çekildi.
Kırım Savaşı
(1853) ve Paris Antlaşması
Savaşın
Nedenleri:
- Rusya’nın Akdeniz’e
inme emelleri.
- Rusya’nın, Eflak ve
Boğdan’ı işgal edip, Sinop’ta Osmanlı donanmasını yakması.
- 1853 yılında İngiltere
ve Fransa, Osmanlı Devleti ile ittifak yaparak Rusya’ya savaş ilan etti.
- 1856’da Kırım’ın
Sivastopol ve Malakof şehirleri ele geçirildi.
- 1856 yılında Paris
Antlaşması imzalandı.
Paris
Antlaşması (1856)
- Osmanlı Devleti bir
Avrupa devleti sayılacak, Avrupa Devletler Hukukundan yararlanacaktır.
Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğü Avrupa devletleri tarafından
korunacaktır.
- Karadeniz, tarafsız
hale getirilecek, savaş gemisi bulunmayacak, yalnızca ticaret gemileri
geçecektir.
- Rusya ve Osmanlı
Devleti, Karadeniz’de savaş gemisi bulundurmayacaktır.
- Eflak ve Boğdan’a
özerklik verilecek, Avrupa devletleri’nin garantisinde olacaktır.
- Tuna ırmağında ticaret
gemileri serbestçe dolaşacak ve Avrupa Devletleri tarafından
denetlenecektir.
- Boğazlar, 1841 Londra
Senedi’ne göre düzenlenecektir.
Antlaşmanın
Önemi:
- Osmanlıların XIX.
yüzyılda kazanan devlet olarak imzaladıkları tek antlaşmadır.
- Osmanlı Devleti’nin
kendi toprak bütünlüğünü koruyamayacağı anlaşıldı.
- Osmanlı Devleti, bir
Avrupa devleti olmanın diyetini Islahat Fermanı ile ödedi.
- Osmanlı Devleti,
savaşı kazanan devlet olmasına rağmen yenik devlet durumuna düşürüldü.
- Karadeniz tarafsız bir
deniz haline getirildi.
- Rusya’nın Akdeniz’e
inmesini engelleyerek İngiltere ve Fransa Akdeniz’de güvenliklerini
sağladı.
- Rusya’nın Balkanlar’da
egemenlik kurması engellendi.
- Rusya, 1774’te
imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ile elde ettiği haklarını kaybetti,
bundan sonra Pan-Slavizm politikasını ortaya attı.
1877–1878
Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) ve Ayastefanos Antlaşması
Nedenleri:
- Paris Konferansı’nda
çıkarları zedelenen Rusya’nın Pan-Slavizm politikasına ağırlık vermesi
- Rusya’nın Balkan
uluslarını Osmanlı’ya karşı ayaklanmaya kışkırtması
- Osmanlı Devleti,
1876’da toplanan Berlin, İstanbul ve Londra konferanslarında alınan, kendi
aleyhindeki kararları kabul etmedi. Bunun üzerine 1877’de Rusya, Osmanlı
Devleti’ne savaş ilan etti.
- Ruslar, Doğu’da Kars,
Ardahan, Batum ve Erzurum’u, Batı’da da Edirne’yi aldı.
- Osmanlı Devleti bütün
cephelerde yenilince, 1878’de Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması imzalandı.
UYARI: Ayastefanos Antlaşması, İngiltere ve
Avusturya karşı çıktığı için uygulanmadı. İngiltere, Rusya’nın Doğu Akdeniz’de;
Avusturya da, Rusya’nın Balkanlar’da güçlenmesini istemediğinden, bu antlaşmaya
karşı çıktı.
Ayastefanos
Antlaşması (3 Mart 1878) :
- Sırbistan, Karadağ ve
Romanya’ya bağımsızlık verilecektir.
- Büyük Bulgaristan
Krallığı kurulacaktır.
- Kars, Ardahan, Batum
ve Doğu Bayezıt Rusya’ya bırakılacaktır.
- Bosna ve Hersek
özerkleştirilecektir.
- Girit ve Ermenistan’da
ıslahat yapılacaktır.
- Teselya, Yunanistan’a
bırakılacaktır.
- Osmanlı Devleti,
Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecektir.
Mısır Sorunu
ve Mehmet Ali Paşa İsyanı
Kavalalı
Mehmet Ali Paşa;
- 1769’da Kavala’da
doğdu. 1799’da Fransızları Mısır’dan çıkarmak üzere gönderilen orduda
bayraktar olarak görev aldı. Kısa sürede “başıbozuk alayı” komutanlığına
atandı. Mısır’da çıkan Kölemen ayaklanmalarını bastırdı. 1805’te Mısır
valiliğine atandı. Mısır’da Avrupalı uzmanların denetiminde kuvvetli bir
ordu kurdu. Ayrıca Batı eğitim sistemine dayalı bir eğitim sistemi ve
toprak reformunu gerçekleştirdi. Bu arada İstanbul ile iyi geçinmeye de
dikkat etti. Hicaz’da çıkan Vahhabi İsyanı’nı bastırdı. 1820’de Sudan’ı
ele geçirdi. 1824’te Mora ayaklanmasının bastırılmasında Osmanlı ordusuna
çok yardımı oldu. Oğlu için istediği Suriye valiliği yerine Girit valiliği
verilince devlete karşı ilk Müslüman isyanı başlattı. 1841’de Suriye
elinden alındıysa da Mısır’da kendi hanedanını kurdu.
- Kavalalı Mehmet Ali
Paşa, Napolyon’un Mısır’ı işgali sırasında Kahire’ye geldi.
- 1804 yılında Mısır
valiliğine getirildi.
- Mısır’da birçok
ıslahatlar yaptı.
- 1821’de Mora’da ortaya
çıkan Rum isyanını bastırdı.
- Mora valiliği isteği
reddedilince, Suriye ve Çukurova’ya girerek Kütahya’ya kadar ilerledi.
- Bunun üzerine II.
Mahmut, Rusya’dan yardım istedi.
UYARI: Osmanlı Devleti, ilk defa kendi valisi
ile savaştı. Mısır sorunu bir iç sorunken zamanla uluslar arası bir sorun
haline geldi.
- 1833 yılında Rus
donanması İstanbul’a geldi.
- 1833 yılında Kütahya
Antlaşması imzalandı.
- Osmanlı Devleti,
1833’de Rusya ile Hünkâr İskelesi Antlaşması’nı imzaladı.
Kütahya
Antlaşması (1833) :
- Mehmet Ali Paşa’ya
Girit Valiliğine ek olarak Suriye Valiliği verilecektir.
- Oğlu İbrahim Paşa’ya
Cidde Valiliğine ek olarak Adana Valiliği verilecektir.
- Mehmet Ali Paşa,
Osmanlı Devleti’ne vergi ödeyecektir.
Hünkâr
İskelesi Antlaşması (1833)
Osmanlı
Devleti ile Rusya arasında imzalandı.
- Osmanlı İmparatorluğu
ve Rusya savaş durumunda birbirlerine yardım edecektir.
- Osmanlı
İmparatorluğu’na saldırı olursa, Rusya asker gönderecek, masrafları
Osmanlı Devleti tarafından karşılanacaktır.
- Rusya’ya saldırı
olursa Osmanlı Devleti Boğazları kapatacaktır.
Önemi:
- Osmanlı Devleti ile
Rusya arasında ittifak kuruldu.
- Rusya, Karadeniz’de
güvenliğini sağladı.
- Osmanlı Devleti,
Boğazlardaki egemenlik haklarını kendi isteği doğrultusunda son kez
kullandı.
- Boğazlar sorunu
başladı.
Nizip Savaşı
(1839)
- Kütahya Antlaşması, ne
Osmanlı Devleti’ni, ne de Mehmet Ali Paşa’yı memnun etmişti.
- 1839 yılında Mehmet
Ali Paşa, Osmanlı Devleti’ne ödemesi gereken vergiyi ödemedi.
- Mehmet Ali Paşa, aynı
yıl bağımsızlığını ilan etti.
- 1839 yılında Osmanlı
ve Mısır orduları Nizip’te karşılaştı ve Osmanlı ordusu yenildi.
- Avrupa ülkeleri, 1840
yılında, Londra’da bir konferans topladı.
- Konferans’ta Osmanlı
Devleti’nin Mehmet Ali paşa’ya karşı korunması kararı alındı.
Londra
Antlaşması (1840)
- 1840 yılında Londra’da
Osmanlı Devleti, İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya delegeleri bir
araya gelerek Mısır Sorununu halletmek üzere bir mukavele imzaladılar. Bu
mukaveleye göre:
- Mısır eyaleti hukuk
bakımından Osmanlı Devleti’ne bağlı olmakla beraber, yönetim açısından
Mehmet Ali Paşa’ya bırakıldı.
- Mısır’ın Osmanlı
Devleti’ne yılda 80 bin kese altın vermesi kararlaştırıldı.
- Suriye, Adana ve Girit
Osmanlı Devleti’ne geri verilecek.
Berlin
Konferansı’ndan Sonra Osmanlı-Avrupa ve Osmanlı-Balkan İlişkileri
İngiltere’nin
Kıbrıs’ı Alışı (1878)
- Kıbrıs, 1570 yılında
Sokullu devrinde Osmanlı topraklarına katıldı.
- Ada, İngiltere
tarafından 1877–1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, güya adayı Rus
saldırılarına karşı korumak amacıyla, işgal edildi.
Tunus’un
Fransızlar Tarafından İşgali (1881)
- Fransızlar, 1830’da Cezayir’i
işgal etti.
- Fransızlar, Berlin
Konferansı’nda Tunus’a yerleşme arzularını bildirdi.
- Fransa, 1881 yılında
Tunus’u işgal etti.
Mısır’ın
İngilizler Tarafından İşgali (1882)
- Mısır, 1517 yılında
Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı topraklarına katıldı.
- 1869’da Süveyş
Kanalı’nın açılması ile Mısır’ın stratejik ve ekonomik önemi iyice arttı.
- 1881’de Fransızların
Tunus’u işgali üzerine İngilizler harekete geçti.
- İngiltere 1882 yılında
Mısır’da çıkan isyanı bahane ederek Mısır’ı işgal etti.
Girit Sorunu
ve Osmanlı-Yunan Savaşı (1897)
- 1878 Berlin
Antlaşması’nda Girit’e imtiyaz verilmesine rağmen, adada bulunan Rumlar
ile İstanbul arasındaki anlaşmazlıklar devam etti. 1896 yılında Girit’te
çıkan isyan sonunda, Yunanistan adaya asker çıkardı. Ertesi yıl Osmanlı-Yunan
savaşı başladı.
- 1897 yılında
Yunanistan ile bir antlaşma imzalandı.
- Bu antlaşma ile;
Girit’e muhtariyet verilmesi Yunanistan krallık soyundan bir prensin
Girit’e vali olarak tayin edilmesi kararlaştırıldı. 1908’de Venizelos,
Girit’i Yunan Krallığı adına yönettiğini ilan etti.
- Balkan Savaşları
sonunda Osmanlı Devleti, Girit’in Yunanistan’a ait olduğunu kabul etti.
Doğu Rumeli
ve Bosna-Hersek
- 1878 Berlin Konferansı
ile Bulgaristan üç kısıma ayrıldı.
- 1885 yılında
Filibe’de, Doğu Rumeli’yi, Bulgaristan’a bağlamak amacıyla bir isyan
çıktı.
- 1897’de Bulgaristan
Prensi, Osmanlı Devleti tarafından, Doğu Rumeli Valisi olarak kabul
edildi.
- 1908’de (II.
Meşrutiyet’in ilan edildiği sırada) Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti.
- Aynı yıl Avusturya
Bosna-Hersek’i topraklarına kattığını belirtti.
DAĞILMA DÖNEMİNDE İÇ MESELELER VE ISLAHATLAR
III. Selim’in
Tahttan İndirilmesi (1807)
III. Selim’in
giriştiği Nizam-ı Cedit ıslahatı yeniçerilerin ve çıkarları elden giden
çevrelerin işine gelmedi. Osmanlı-Rus Savaşı dolayısıyla ordunun Tuna boylarına
gitmesinden yararlanan muhalifler harekete geçtiler. Boğaziçi’ndeki topçu
yamaklarına Nizam-ı Cedit elbisesi giydirilmesi konusunu istismar ederek isyan
çıkardılar. Kabakçı Mustafa İsyanı adıyla tarihe geçen isyan sonunda III. Selim
tahttan indirildi. IV. Mustafa padişah oldu (1807).
II. Mahmut’un
Padişah Olması (1808)
IV.
Mustafa’nın padişah olmasıyla yönetim Kabakçı Mustafa ve adamlarının eline
geçti. Nizam-ı Cedit ocağı kaldırıldı, taraftarları izlendi. III. Selim
devrinde yapılan ıslahatlar bir anda yok edildi. Nizam-ı Cedit taraftarları ise
Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa’nın yanına gittiler. III. Selim taraftarı
olan Alemdar, III. Selim’i yeniden hükümdar yapmak amacıyla İstanbul’a yürüdü.
Alemdar’ın İstanbul’a gelmesiyle önce Kabakçı Mustafa ortadan kaldırıldı.
Nizam-ı Cedit taraftarlarının saraya saldırması üzerine IV. Mustafa, III.
Selim’i öldürttü. Bunun üzerine Alemdar Mustafa Paşa, IV. Mustafa’yı tahttan
indirerek II. Mahmut’u padişah yaptı (1808).
Alemdar Mustafa Paşa Dönemi
Alemdar Mustafa Paşa Dönemi
II. Mahmut
kendisine sadrazam olarak Alemdar Mustafa Paşa’yı seçti. Alemdar Mustafa Paşa
yönetime egemen oldu.
- Nizam-ı Cedit
taraftarlarını işbaşına getirerek yenilik hareketlerini başlattı.
- III. Selim’in ölümünde
etkili olan kişiler cezalandırıldı.
- Olaylara karışan ulema
İstanbul’dan sürüldü.
- İstanbul’un asayişi
sağlandı.
Sened-i
İttifak (1808)
XIX. Yüzyıl
başında Anadolu ve Rumeli’de ayanlar türemişti. Alemdar sarsılan devlet
düzenini yeniden kurabilmek amacıyla bütün ayanları İstanbul’da topladı.
Ayanların ve devlet adamlarının katılımıyla büyük bir toplantı yapıldı. Yapılan
görüşmeler sonunda hükümet ile ayanlar arasında “Sened-i İttifak”
yapıldı (1808).
- Devlet, ayanların
varlığını kabul etti.
- Ayanlar devlet
otoritesini kabul edecekler, verilen emirlere uyacaklardı.
- Ayanlar yapılan
ıslahatlara bağlı kalacaklardı.
- Ayanlar kendi
bölgelerindeki halka adaletli davranacaklardı.
- İstanbul’da isyan
çıkaracak olursa ayanlar, İstanbul’a gelerek isyanı bastıracaklardı.
Önemi:
- Sened-i İttifak,
Osmanlı tarihinde başka örneği olmayan bir belgedir.
- Osmanlı Devleti
ayanların varlıklarını tanıyarak onları hukuki hale getirmiştir.
- Bu belge, Osmanlı
Devleti’nin ayanlara söz geçiremeyecek kadar zayıf duruma düştüğünü
göstermektedir.
- Osmanlı tarihinde ilk
defa padişah kendi otoritesi dışında bir güç olarak ayanları kabul
etmiştir.
- Alemdar, Nizam-ı
Cedit’in yerine Sekban-ı Cedit adlı yeni bir ocak kurdu.,
- Yeniçeri Ocağı ıslah
edilerek eğitim yapmaları sağlandı.
- Birçok kimsenin geçim
kaynağı olan ulufe alım satımı yasaklandı.
Alemdar
Mustafa Paşa’nın sadrazamlığı ancak dört ay sürdü. Kendisinin ve etrafındaki
kişilerin olumsuz davranışları halk üzerindeki etkinliğini azalttı. Yenilik
hareketleri sonunda çıkarları bozulan Yeniçeriler aleyhte faaliyetlere
başladılar. Padişah da Sened-i İttifak’tan dolayı kendisine cephe aldı. Sonuçta
Yeniçeriler ayaklanarak Alemdar’ın ölümüne neden oldular. İsyancılar IV.
Mustafa’yı padişah yapmak istedilerse de II. Mahmut onu öldürttü. Bunun üzerine
Yeniçeriler Sekban-ı Cedit’in kaldırılmasını istediler. Bu isteğin kabulüyle
isyan sona erdi.
II. MAHMUT
DÖNEMİ ISLAHATLARI
İdari
Alandaki Islahatlar
- Osmanlı Devleti’nin
kuruluşundan beri devlet ve merkez yönetiminin temeli olan “Divan-ı
Hümayun” kaldırıldı.
- Divan örgütünün yerine
bugünkü anlamda “bakanlıklar” kuruldu.
- Devlet memurları
Dâhiliye ve Hariciye olarak ikiye ayrıldı.
- Memurlar için Rütbe ve
Nişan sistemi kabul edildi.
- Müsadere yöntemi
kaldırılarak mülkiyet hakkı tanındı.
- Sened-i İttifak ile
ayanların varlığı kabul edildi.
- II. Mahmut devletçe
din ve mezhep ayrımı yapılmayacağını Tebaamdan Müslümanları ancak camide,
Hıristiyanları kilisede, Musevileri de havrada tanımak isterim” diyerek
ifade etmiştir.
- İller, merkeze
bağlandı.
- Ayanlık kaldırılarak,
ayanlarla mücadele edildi.
- Askeri amaçlı olarak
ilk defa Anadolu ve Rumeli’de nüfus sayımı yapıldı.
- Askeri işleri
düzenlemek için “Dar-ı Şurayı Askeri”, adalet işlerini düzenlemek için
“Meclis-i Valâ-yı Ahkâm-ı Adliye”, devlet memurlarını (bürokrasi)
düzenlemek için “Dar-ı Şuray-ı Babıâli” gibi meclisler kuruldu.
- Tımar ve zeamet
kaldırılarak, devlet memurları maaşa bağlandı.
- Köy ve mahallelere
“muhtarlar” tayin edildi.
Askeri
Alandaki Islahatlar
- III. Selim döneminde
kurulan III. Selim’in tahttan indirilmesiyle dağıtılan Nizam-ı Cedit
ordusu yerine aynı özellikte “Sekban-ı Cedit” adıyla yeni bir ordu
kuruldu. Fakat yeniçeriler bu ordudan da kuşkulandılar. Alemdar Mustafa
Paşa’nın sadrazamlığı döneminde kurulan bu ordu, Alemdar’ın ölümüyle
sonuçlanan olayla ortadan kaldırıldı.
- II. Mahmut, Sekban-ı
Cedit’in yerine her yeniçeri ortasından 150 kişi alarak “Eşkinci Ocağı”nı
kurdu. Ocağa kaydedilen yeniçerilerin “Biz talim istemeyiz” diyerek
ayaklanmaları üzerine bu ocak kaldırıldı.
- Bu olaya “Vakay-ı
Hayriye” denildi.
Yeniçeri
Ocağı’nın kaldırılmasıyla:
- Padişahlar, devlet
üzerindeki otoritelerini yeniden kurdular.
- Yeniliklere engel olan
önemli bir kurum ortadan kaldırıldı.
- Yeniçeri teşkilatının
kaldırmamasından sonra Bektaşilik tarikatı yasaklandı.
- Yeniçeri Ocağı’nın
kaldırılmasından sonra yerine “Asâkir-i Mansure-i Muhammediye” adıyla yeni
bir ordu kuruldu. Günümüz ordularının temelini oluşturan bu ordu, Avrupa
usulünde düzenlendi. Tümen, tabur ve bölüklere ayrıldı.
Kültürel
Alandaki Islahatlar
- Medreselerin yanı
sıra, yeni tarz eğitim kurumları açıldı. Yüksek öğretime öğrenci
yetiştirmek için “Rüşdiye (ortaokul)”, “Mekteb-i Ulüm-u Edebiye” gibi orta
dereceli okullar açıldı. Devlet memurları için “Mekteb-i Maarif-i Adliye”,
askeriye için “Mekteb-i Harbiye” açıldı. Yine bu dönemde “Mekteb-i
Tıbbiye”, “Mızıka-yı Hümayun” gibi yüksek okullar açıldı.
- Medreselerin yanında
bu okulların açılması, toplumda kültür çatışmasına neden oldu.
- İlk defa Avrupa’ya
öğrenci gönderildi.
- Takvim-i Vekayi adıyla
ilk defa gazete çıkanldı.
- II. Mahmut bir
fermanla ilköğretimin mecbur olduğunu ilân etti.
- Memurlara fes ve
pantolon giyme şartı getirildi.
- Posta, polis ve
karantina teşkilatları kuruldu.
- Avrupai tarz müzik
serbest bırakıldı.
- II. Mahmut, Avrupa
hükümdarları gibi seyahate çıkarak denetimde bulundu.
- Yurtdışına çıkışta
pasaport uygulaması başladı.
Ekonomi
Alanındaki Islahatlar
- Ekonomik kalkınma
açısından önem taşıyan yol yapımına önem verildi.
- Yerli malların
kullanılması teşvik edildi.
- Bir çuha fabrikası
kuruldu.
- Osmanlı tüccarının
Avrupa mallarıyla rekabet edebilmesini sağlamak için gümrük kolaylıkları
getirildi.
Not: Ekonomi alanındaki ıslahatlara en büyük
darbe, 1838 yılında yapılan Balta Limanı Ticaret Antlaşması oldu. Bu antlaşma
ile Osmanlı ülkesinde Tekel sistemi ve iç gümrük yöntemi kaldırıldı. Diğer
devletlere de bu imtiyazlardan yararlanma hakkı tanındı. İngilizlere verilen bu
imtiyazlardan daha sonra diğer devletlerin de yararlanması Osmanlı ekonomisinin
çöküşünü hızlandırdı.
Tanzimat
Dönemi
Tanzimat
Fermanı (3 Kasım 1839)
- II. Mahmut’un 1839’da
vefatı üzerine yerine oğlu Abdülmecit geçti. Bu sırada Osmanlı Devleti’nin
durumu hiç iç açıcı değildi. Osmanlı ordusu Nizip’te Mehmet Ali Paşa’ya
yenilmiş, donanma Mısır’a götürülmüştü. Mısır sorunu bir Avrupa sorunu haline
gelmişti. Bu durumda devlet ya Mehmet Ali Paşa’nın eline geçecek, ya da
Rusya Hünkâr İskelesi Antlaşması’na göre Osmanlı Devleti’ni himaye altına
alacaktı.
- Abdülmecit, Mustafa
Reşit Paşa’yı II. Mahmut zamanında kararlaştırılan Tanzimat Fermanı’nı
hazırlamakla görevlendirdi. Tanzimat Fermanı 3 Kasım 1839 tarihinde
Gülhane bahçesinde okundu. Bu yüzden “Tanzimat-ı Hayriye Fermanı’na,
“Gülhane Hatt-ı Hümayunu” da denilmiştir.
Tanzimat
Fermanı’nın başlıca esasları şunlardı:
- Müslüman ve Hıristiyan
bütün halkın ırz, namus, can ve malı devlet garantisi altında bulunacak.
- Vergiler herkesin
gelirine göre, düzenli bir şekilde alınacak.
- Askerlik işleri düzene
konulacak.
- Mahkemeler açık
olacak. Hiç kimse mahkeme edilmeden cezalandırılmayacak.
- Herkes malına sahip
olup, miras bırakılabilecektir.
- Her türlü rüşvet ve
iltimas kalkacaktı.
- Herkes kanun önünde
eşit olacak.
Yorum:
- Padişah; bu fermanı
ilân ederek bizzat kendisi kendi yetkilerini sınırlandırmıştır.
- Fermanın getirdiği en
büyük yenilik, her gücün üstünde kanun kuvvetinin bulunduğu düşüncesinin
ortaya çıkmasıdır..
- Tanzimat Fermanı;
Osmanlı Devleti’nde anayasacılığın başlangıcıdır.
- Vatandaşın mülkiyet
hakkı, devlet garantisi altına alınmıştır.
- Tanzimat Fermanı’nı
ilânı ile Osmanlı ülkesinde Avrupai tarz hukuk kuralları geçerli olmaya
başlamıştır.
- Askerlik vatan
hizmetine dönüşmüştür.
- Batılılaşma,
hareketleri bundan sonra daha da yoğunlaştı.
- Tanzimat döneminde
Batıyı daha iyi anlayan aydınlar yetişti.
Sonuçlar:
- Tanzimat Fermanı’nın
halk tarafından anlaşılması için Anadolu ve Rumeli’ye memurlar gönderildi.
- Hukuk alanında
ıslahatlar ile yeni ticaret, ceza kanunları ve mahkemeler meydana
.getirildi. Fakat bu haklardan Türkler ve Müslüman’lardan daha çok
Avrupalılar ve gayrimüslimler yararlandılar.
- Kılık, kıyafet,
yaşayış ve sosyal alanda “Batılılaşma” denilen yenilikler yapıldı.
- Tanzimat Fermanı,
anayasanın Osmanlı ülkesinde başlangıcı oldu. Osmanlı Devleti bu fermanı
ilân ederken Avrupalı devletlerin desteğini sağlamayı amaçlamıştı.
Tanzimat’ın hemen sonrasında Mısır meselesi, onların yardımı ile
halledildi. Rusya ve Hünkâr İskelesi meselesi ve boğazların durumu
çözümlendi.
- Ordu ve eğitim
alanında batı örneklerine göre çalışmalar yapıldı.
- Tanzimat Fermanı, halk
iradesiyle değil, padişahın tek taraflı iradesiyle ortaya çıkmıştı. Bu
nedenle halk tarafından tam olarak anlaşılamadı. Ancak bu dönemde ilk
Osmanlı aydın kadrosu yetişti.
Islahat
Fermanı (1856)
Tanzimat
Fermanı’nı tamamlayıcı karakterde bir fermandır. Tanzimat Fermanı’yla vaat
edilen yenilikler bir kez daha belirtilmiştir. Islahat Fermanı’nın Tanzimat Fermanı’ndan
en büyük farkı, Hıristiyan ve Musevilere (Azınlıklara) Müslümanlardan ayrı
olarak hak ve imtiyazlar verilmesidir. Buna göre:
- Din ve Mezhep
özgürlüğü tanınacak. Okul, kilise vb. tamiri ve yeniden inşası
yapılabilecektir.
- Hıristiyan ve
Musevilere küçük düşürücü sözler ve deyimler kullanılmayacaktır.
- Hıristiyanlar da
Müslümanlar gibi devlet memurluklarına atanabilecekler ve devlet memuru
olabileceklerdir.
- Vergiler herkesten
gelirine göre alınacaktır.
- Mahkemeler açık olarak
yapılacak, herkes kendi dinine göre yemin edecek. Hapishaneler ıslah
edilecek ve kanunlarda azınlıkların dillerine yer verilecek.
- Azınlıklar il
meclislerine üye olabilecekler.
- Tarım ve ticaret
yeniden düzenlenecek. Herkes şirket ve banka gibi ticari kurumlar
açabilecek.
- Askerlik için nakdi
bedel kabul edilecekti. Hıristiyanların askerlik işleri yeniden
düzenlenecekti.
- Yabancı uyruklu olan
kimseler, vergilerini vermek şartıyla, mal ve mülk sahibi olabilecekler.
Yorum:
- Islahat Fermanı’nın
görünürdeki amacı bütün toplulukları din, dil, ırk farkı gözetmeksizin
kaynaştırmak bir Osmanlı toplumu meydana getirmektir.
- Islahat Fermanı gayr-ı
Müslimlerin haklarını ve imtiyazlarını genişletmekten başka bir şey
yapmamış, Müslümanlara yeni bir şey getirmemiştir.
- Islahat Fermanı’nın
ilân edilmesinde Kırım Savaşı sonrasında Paris Konferansı’nda büyük
devletlerin içişlerimize karışmasını önlemek istenmesi ve Avrupalı
devletlerin baskısı etkili olmuştur.
Birinci
Meşrutiyet (1876)
Tanzimat
Devrinde Avrupa ile yakın ilişkiler kurulmuştu. Avrupa ülkelerini gören,
onların dillerini konuşan ve Osmanlı Devleti hakkındaki görüşlerini öğrenen bir
çok kişi yetişti. “Genç Osmanlılar” adını alan bu kişiler Tanzimat
hareketlerinin ülkeyi kurtaracağına inanmıyorlardı. Başlarında da Namık Kemal,
Ziya Paşa, Mithat Paşa ve Hüseyin Avni Paşa gibi kişiler vardı.
Genç Osmanlılar, devrin padişahı Abdülaziz’i tahttan indirmeye karar verdiler. Balkan bunalımının ortaya çıktığı bir sırada Abdülaziz tahttan indirilerek V. Murat padişahlığa getirildi (1876). V. Murat’ın rahatsızlığının devam etmesi üzerine Meşrutiyet yönetimine kabul edeceğini açıklayan II. Abdülhamit padişah yapıldı (1876).
II. Abdülhamit padişah olunca, Mithat Paşa’yı kendisine sadrazam yaptı. Mithat Paşa’nın başkanlığında toplanan bir encümen Kanun-u Esasi’yi hazırladı. İstanbul Konferansı’nın Balkan bunalımını görüşmek için toplandığı gün, Meşrutiyet ilân edildi (23 Aralık 1876).
Kanun-u Esasi’nin Özellikleri
Genç Osmanlılar, devrin padişahı Abdülaziz’i tahttan indirmeye karar verdiler. Balkan bunalımının ortaya çıktığı bir sırada Abdülaziz tahttan indirilerek V. Murat padişahlığa getirildi (1876). V. Murat’ın rahatsızlığının devam etmesi üzerine Meşrutiyet yönetimine kabul edeceğini açıklayan II. Abdülhamit padişah yapıldı (1876).
II. Abdülhamit padişah olunca, Mithat Paşa’yı kendisine sadrazam yaptı. Mithat Paşa’nın başkanlığında toplanan bir encümen Kanun-u Esasi’yi hazırladı. İstanbul Konferansı’nın Balkan bunalımını görüşmek için toplandığı gün, Meşrutiyet ilân edildi (23 Aralık 1876).
Kanun-u Esasi’nin Özellikleri
- 119 maddeden oluşan
1876 Kanun-u Esasi’si Belçika Anayasasından etkilenmiştir.
- Anayasada kişi
özgürlüğü, din özgürlüğü, basın özgürlüğü, her türlü ortaklık kurma hakkı,
öğretim ve öğrenim özgürlüğü, mülkiyet hakkı, konut dokunulmazlığı,
dilekçe hakkı, Osmanlıların yasal eşitliği, vergi eşitliği gibi temel
haklar düzenlenmiştir.
- Yürütme gücü başında
padişahın bulunduğu nazırlardan meydana gelen Heyet-i Vekile’ye (Bakanlar
Kurulu) aittir.
- Yasama görevi; Ayan
Meclisi ile Mebusan Meclisi’ne verilmiştir.
- Ayan Meclisi’nin
üyeleri padişah tarafından ölünceye kadar tayin edilebilecekti. Mebusan
Meclisi’nin üyeleri elli bin Osmanlı’nın seçeceği milletvekillerinden
meydana gelecekti. Milletvekilleri dört yılda bir seçilecekti.
- Kanun teklifini sadece
hükümet yapabilecekti. Meclis açmak ve kapamak yetkisi padişaha aitti.
- Hükümet, meclise değil
Padişaha karşı sorumludur.
- Padişah, devlet
emniyetini bozduğu gerekçesi ile ve bir polis araştırması sonucu
istediğini sürgüne gönderebilir.
Yorum:
- 1876 yılında ilan
edilen Kanun-u Esasi, Türk tarihinin ilk anayasasıdır.
- Tarihimizde ilk defa
20 Mart 1877’de açılan Meclis, 28 Haziran 1877’ye kadar devam etti. 1878
yılı Ocak ayında açılan ikinci Meclis, 14 Şubat 1878’de tatil edilmiştir.
- l. Meşrutiyetle
Osmanlı tarihinde ilk defa halk, padişahın yanında yönetime ortak oldu.
- Halk ilk defa
seçme-seçilme ve temsil hakkını kullandı.
- Devlet idaresinin
otoriter bir şekilde yapılması gerektiğine inanan II. Abdülhamit,
Osmanlı-Rus savaşını ileri sürerek 14 Şubat 1878 tarihinde Meclisi süresiz
tatil etti. Osmanlı ülkesi bundan sonra, 1908 yılında II. Meşrutiyetin
ilanına kadar, II. Abdülhamit’in otoriter idaresi altında yaşadı.
II.
Meşrutiyet (1908)
II.
Abdülhamit’in ülke yönetimine tek başına egemen olması üzerine İttihat ve
Terakki Cemiyeti kuruldu (1889). Yurt içinde ve dışında genişleyen cemiyet, Jön
Türklerin Paris grubunu da içine aldı.
İttihat ve Terakki’nin amacı 1876 Kanun-u Esasi’nin (Anayasasının) yürürlüğe koyulmasını, Osmanlı Meclis-i Mebusan’ın açılmasını sağlamaktı. Cemiyet, 1908’de Rumeli’de büyük bir silahlı ayaklanma hareketine girişti. Ayaklanma bastırılamadığı gibi 23 Temmuz 1908’de, Manastır, Selanik ve Rumeli’de hürriyet ilân edilmiş, bunun sonucu olarak II. Abdülhamit, Kanun-u Esasi’yi yürürlüğe koymuştur.
1908 yılından itibaren böylece II. Meşrutiyet dönemi başlamıştır. Ancak yeni kurulan rejim içte ve dışta bir takım olaylarla karşılaştı. Bulgaristan bağımsızlığını ilân ederken Avusturya, Bosna-Hersek’i ülkesine kattığını, Giritte Yunanistan’a katıldığını açıkladı.
Balkanlardaki bu bunalımlar sırasında ortaya çıkan hürriyet ortamına karşı 31 Mart (13 Nisan 1909) olayı meydana geldi. 31 Mart olayı üzerine, Selanik ve Edirne’deki birlikler “Hareket Ordusu” adıyla İstanbul’a yürüdü. Hareket Ordusu, isyanı bastırdı ve ardından II. Abdülhamit tahttan indirilerek, yerine V. Mehmet Reşat getirildi.
1909’dan itibaren İttihat ve Terakki yönetime egemen oldu. Türkçülük politikası izleyen İttihatçılar, XIX. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti’ne yakınlaşan Almanya ile dostça ilişkiler kurdular.
İttihat ve Terakki’nin amacı 1876 Kanun-u Esasi’nin (Anayasasının) yürürlüğe koyulmasını, Osmanlı Meclis-i Mebusan’ın açılmasını sağlamaktı. Cemiyet, 1908’de Rumeli’de büyük bir silahlı ayaklanma hareketine girişti. Ayaklanma bastırılamadığı gibi 23 Temmuz 1908’de, Manastır, Selanik ve Rumeli’de hürriyet ilân edilmiş, bunun sonucu olarak II. Abdülhamit, Kanun-u Esasi’yi yürürlüğe koymuştur.
1908 yılından itibaren böylece II. Meşrutiyet dönemi başlamıştır. Ancak yeni kurulan rejim içte ve dışta bir takım olaylarla karşılaştı. Bulgaristan bağımsızlığını ilân ederken Avusturya, Bosna-Hersek’i ülkesine kattığını, Giritte Yunanistan’a katıldığını açıkladı.
Balkanlardaki bu bunalımlar sırasında ortaya çıkan hürriyet ortamına karşı 31 Mart (13 Nisan 1909) olayı meydana geldi. 31 Mart olayı üzerine, Selanik ve Edirne’deki birlikler “Hareket Ordusu” adıyla İstanbul’a yürüdü. Hareket Ordusu, isyanı bastırdı ve ardından II. Abdülhamit tahttan indirilerek, yerine V. Mehmet Reşat getirildi.
1909’dan itibaren İttihat ve Terakki yönetime egemen oldu. Türkçülük politikası izleyen İttihatçılar, XIX. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti’ne yakınlaşan Almanya ile dostça ilişkiler kurdular.
Hiç yorum yok