24 Kasım Öğretmenler Günü Şiirleri
Ana gibi Baba gibi
Öğretmenim bilir misin
Seni nasıl sevdiğimi?
Sorsan bana nerde yerin
Gösteririm ben kalbimi
Ana değil, ana gibi;
Baba değil, baba gibi
Öğretmenim ben de sevgin
Can içinde bir can gibi...
Seni nasıl sevdiğimi?
Sorsan bana nerde yerin
Gösteririm ben kalbimi
Ana değil, ana gibi;
Baba değil, baba gibi
Öğretmenim ben de sevgin
Can içinde bir can gibi...
Hüseyin DÜZBASAN
Arkadaşlar Merhaba
Sizden sonra da dolup
boşalacak bu sınıflar
Duvarlara, sıralara sindi şimdiden
Umudunuz, sevinciniz, düşleriniz
Mezun olup gidiyorsunuz ya
Hep kulaklarımda çınlayacak sesiniz
Ben asık yüzlü hocanız Arif Ay
Çantası kitap, yüreği şiir dolu
Kucaklarcasına hepinizi: MERHABA!
Bu hafta kaç kitap okudunuz diyerek
Yine her sabah mahcup bakışlarınızdan öpeceğim
Hayat ebedî hayata eklenince tamamlanır
Bu yüzden dersler de bitmeyecek
Son şiirler gibi yarım kalacak
Uzun bir nehirdir anılarımız
Hep aramızda akacak
Sizler gibi bir gün
Ben de mezun olacağım
Özledikçe her birinizi
Yorgun gözlerimle
Yıllığınıza bakacağım
Duvarlara, sıralara sindi şimdiden
Umudunuz, sevinciniz, düşleriniz
Mezun olup gidiyorsunuz ya
Hep kulaklarımda çınlayacak sesiniz
Ben asık yüzlü hocanız Arif Ay
Çantası kitap, yüreği şiir dolu
Kucaklarcasına hepinizi: MERHABA!
Bu hafta kaç kitap okudunuz diyerek
Yine her sabah mahcup bakışlarınızdan öpeceğim
Hayat ebedî hayata eklenince tamamlanır
Bu yüzden dersler de bitmeyecek
Son şiirler gibi yarım kalacak
Uzun bir nehirdir anılarımız
Hep aramızda akacak
Sizler gibi bir gün
Ben de mezun olacağım
Özledikçe her birinizi
Yorgun gözlerimle
Yıllığınıza bakacağım
Arif AY
Atatürk ve Öğretmenim
Sevgili öğretmenim
Heyecanla beklerdik seni her sabah
“Günaydın” derdin, seslerin en güzeliyle,
“Bugünkü Konumuz” diye, başlardın söze
Kara tahta önünde ak bilgilerle
Çırpınırdın, bir şeyler öğretmek için bize.
Heyecanla beklerdik seni her sabah
“Günaydın” derdin, seslerin en güzeliyle,
“Bugünkü Konumuz” diye, başlardın söze
Kara tahta önünde ak bilgilerle
Çırpınırdın, bir şeyler öğretmek için bize.
“BAYRAK” derdin öğretmenim
Heyecandan dalgalanırdı sesin bayrak gibi
“Atatürk” deyince coşardın sen
Yatağına sığmayan ırmak gibi.
Heyecandan dalgalanırdı sesin bayrak gibi
“Atatürk” deyince coşardın sen
Yatağına sığmayan ırmak gibi.
“Atatürk” deyince öğretmenim
Nefes almaz seni dinlerdik
Anlatırdın hayatını devrimlerini
Nefes almaz seni dinlerdik
Anlatırdın hayatını devrimlerini
Cepheden cepheye koşardın sen
Daha bir büyürdün gözümüzde
Sanki Atatürk’ü yaşardın sen.
Daha bir büyürdün gözümüzde
Sanki Atatürk’ü yaşardın sen.
Ellerinden öperim öğretmenim.
En güzel duygularla en güzel bilgilerle
Yetiştirdin bizi.
Şimdi içimizde inanç, başımızda bayrak
Bu yurt sevincimiz tasamız bizim
Atatürk ilkeleri en büyük yasamız bizim
Atatürk yolundan dönmeyiz biz
Meş’alemiz Atatürk sönmeyiz biz…
En güzel duygularla en güzel bilgilerle
Yetiştirdin bizi.
Şimdi içimizde inanç, başımızda bayrak
Bu yurt sevincimiz tasamız bizim
Atatürk ilkeleri en büyük yasamız bizim
Atatürk yolundan dönmeyiz biz
Meş’alemiz Atatürk sönmeyiz biz…
Özkan GÖNLÜM
Başöğretmenim
Atatürk benim,
Başöğretmenim,
Ne öğrendimse,
Ondan öğrendim.
Yenilikleri,
Hep o düşünmüş,
Milleti için,
Ağlamış, gülmüş.
Çocuk kalbimle,
İlk onu sevdim,
Atatürk benim,
Başöğretmenim.
Başöğretmenim,
Ne öğrendimse,
Ondan öğrendim.
Yenilikleri,
Hep o düşünmüş,
Milleti için,
Ağlamış, gülmüş.
Çocuk kalbimle,
İlk onu sevdim,
Atatürk benim,
Başöğretmenim.
Tarık ORHAN
Ben Öğretmen Olmak İstiyorum
Ben öğretmen olmak istiyorum.
Ben, şairimin mısralarında dil,
Genç kızımın gergefinde nakış nakış gül,
Aşığımın sazında tel,
Öpülesi bir el olmak istiyorum:
Ben, öğretmen olmak istiyorum...
Ben, çaresizliğin filizlendiği yerde ümit,
Korkunun mayalandığı yerde yürek,
Güçsüzlüğün güçlendiği yerde bilek olmak istiyorum;
Ben, öğretmen olmak istiyorum...
Şu öksüz yavruya sımsıcak kucak,
Şu yetim çocuğa yanan bir ocak,
Çorak toprağa yağan yağmur,
Azgın sulara bend,
Mehmedimin elinde çağlar açan kılıç,
Doktorumun elinde derman saçan neşter
Mimarımın, mühendisimin elinde pergel, cetvel,
Ben ana ben baba,
Ben Fatih, ben İbni Sina,
Ben Mimar Sinan olmak istiyorum:
Ben, öğretmen olmak istiyorum...
Ben öğretmen olmak istiyorum...
Vatan evladına Türklüğü öğretmek için,
Ben öğretmen olmak istiyorum
İstiklal marşını gururla söyletmek için,
Ben, öğretmen olmak istiyorum
Milletimi muasır medeniyet seviyesine yükseltmek için...
Ben, zehirli mantarların,
Deve dikenlerinin ,
Ayrık otlarının boy attığı verimsiz bir toprak değil,
Ben;
Kırlarında elvan elvan çiçeklerin açtığı,
Dağlarında hür kuşların uçtuğu,
Pınarından susayanın içtiği,
Yollarından yiğitlerin geçtiği,
Çiftçisinin başak başak kardeşliği biçtiği
Bir vatan olmak istiyorum:
Ben öğretmen olmak istiyorum...
Ben öğretmen olmasam diyorum...
O zaman kim öğretir güzel Türkçemi
Henüz anne diyen dillere,
Kim öğretir insanlığı, duyguyu genç nesillere,
Kim öğretir büyüğünü saymayı,
Küçüğünü şefkat ile sevmeyi?
Ben öğretmen olmasam diyorum...
O zaman şu körpe fidan
Nasıl öğrenecek sert rüzgarlara göğüs germeyi,
Nasıl öğrenecek, çiçek açıp meyve vermeyi
Şu gelinlik kızım ,
Şu bıyıkları yeni terleyen delikanlım
Kimden öğrenecek insan gibi sevilmeyi, sevmeyi;
Vatan için, millet için, bayrak için
Göz kırpmadan ölmeyi
Ben öğretmen olmalıyım diyorum;
Çünkü vatanımı severim,
Çünkü bilirim vatan için ölmesini...
Alnımda şeref tacıdır
Tarihim, Cumhuriyetim, Türklüğüm...
Ben öğretmen olmalıyım diyorum;
Çünkü heyecan veriyor bana
Şu çeşme, şu kervansaray, şu cami, şu türbe;
Şu davul, şu zurna,
Şu halay, şu horon, şu bar, şu zeybek...
Bana heyecan veriyor
Anamın yazmasındaki oya, söylediği ninni, ağıt.
Tat alıyorum ekmeğimden, aşımdan
Gurur veriyor bana milli kültürüm...
Ben öğretmen olmalıyım diyorum;
Çünkü biliyorum affetmesini,
Biliyorum asil duygularla insanları sevmesini...
Ben öğretmen olmalıyım diyorum;
Çünkü inkâr etmiyorum tarihimi
Hor görmüyorum geçmişimi,
Atalarım önümde en büyük rehber diyorum.
Çünkü ben özenmiyorum
İnsana, insanlığa saygı duymayan hiçbir fikre,
Çünkü ben bel bağlamadım
Örfüme, âdetime, dinime ters düşen çirkinliklere...
Sen öğretmen olmalısın kardeşim;
Sen namussun, vicdansın, adaletsin...
Sen müspet ilimsin kardeşim
Sen irfansın, inançsın geleceğimi aydınlatan...
Sen, buram buram tüten vatan sevgisi,
Sen, burcu burcu kokan Türklük duygususun.
Sen öğretmen olmalısın kardeşim,
Sen öğretmen olmalısın...
Biz öğretmen olmalıyız kardeşlerim;
Biz görmeyenlere göz,
Duymayanlara kulak,
Yürüyemeyenlere ayak olmalıyız...
Biz öğretmen olmalıyız kardeşlerim kızıyla, erkeğiyle
Layık olabilmek için
?Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır diyen
Ulu önder Atatürk’e...
Biz şairlerimizin mısralarında dil,
Genç kızlarımızın gergeflerinde nakış nakış gül,
Âşıklarımızın sazlarında tel,
Öpülesi bir el olmalıyız :
Biz öğretmen olmalıyız.
M. Nejat SEFERCİOĞLU
Ben, şairimin mısralarında dil,
Genç kızımın gergefinde nakış nakış gül,
Aşığımın sazında tel,
Öpülesi bir el olmak istiyorum:
Ben, öğretmen olmak istiyorum...
Ben, çaresizliğin filizlendiği yerde ümit,
Korkunun mayalandığı yerde yürek,
Güçsüzlüğün güçlendiği yerde bilek olmak istiyorum;
Ben, öğretmen olmak istiyorum...
Şu öksüz yavruya sımsıcak kucak,
Şu yetim çocuğa yanan bir ocak,
Çorak toprağa yağan yağmur,
Azgın sulara bend,
Mehmedimin elinde çağlar açan kılıç,
Doktorumun elinde derman saçan neşter
Mimarımın, mühendisimin elinde pergel, cetvel,
Ben ana ben baba,
Ben Fatih, ben İbni Sina,
Ben Mimar Sinan olmak istiyorum:
Ben, öğretmen olmak istiyorum...
Ben öğretmen olmak istiyorum...
Vatan evladına Türklüğü öğretmek için,
Ben öğretmen olmak istiyorum
İstiklal marşını gururla söyletmek için,
Ben, öğretmen olmak istiyorum
Milletimi muasır medeniyet seviyesine yükseltmek için...
Ben, zehirli mantarların,
Deve dikenlerinin ,
Ayrık otlarının boy attığı verimsiz bir toprak değil,
Ben;
Kırlarında elvan elvan çiçeklerin açtığı,
Dağlarında hür kuşların uçtuğu,
Pınarından susayanın içtiği,
Yollarından yiğitlerin geçtiği,
Çiftçisinin başak başak kardeşliği biçtiği
Bir vatan olmak istiyorum:
Ben öğretmen olmak istiyorum...
Ben öğretmen olmasam diyorum...
O zaman kim öğretir güzel Türkçemi
Henüz anne diyen dillere,
Kim öğretir insanlığı, duyguyu genç nesillere,
Kim öğretir büyüğünü saymayı,
Küçüğünü şefkat ile sevmeyi?
Ben öğretmen olmasam diyorum...
O zaman şu körpe fidan
Nasıl öğrenecek sert rüzgarlara göğüs germeyi,
Nasıl öğrenecek, çiçek açıp meyve vermeyi
Şu gelinlik kızım ,
Şu bıyıkları yeni terleyen delikanlım
Kimden öğrenecek insan gibi sevilmeyi, sevmeyi;
Vatan için, millet için, bayrak için
Göz kırpmadan ölmeyi
Ben öğretmen olmalıyım diyorum;
Çünkü vatanımı severim,
Çünkü bilirim vatan için ölmesini...
Alnımda şeref tacıdır
Tarihim, Cumhuriyetim, Türklüğüm...
Ben öğretmen olmalıyım diyorum;
Çünkü heyecan veriyor bana
Şu çeşme, şu kervansaray, şu cami, şu türbe;
Şu davul, şu zurna,
Şu halay, şu horon, şu bar, şu zeybek...
Bana heyecan veriyor
Anamın yazmasındaki oya, söylediği ninni, ağıt.
Tat alıyorum ekmeğimden, aşımdan
Gurur veriyor bana milli kültürüm...
Ben öğretmen olmalıyım diyorum;
Çünkü biliyorum affetmesini,
Biliyorum asil duygularla insanları sevmesini...
Ben öğretmen olmalıyım diyorum;
Çünkü inkâr etmiyorum tarihimi
Hor görmüyorum geçmişimi,
Atalarım önümde en büyük rehber diyorum.
Çünkü ben özenmiyorum
İnsana, insanlığa saygı duymayan hiçbir fikre,
Çünkü ben bel bağlamadım
Örfüme, âdetime, dinime ters düşen çirkinliklere...
Sen öğretmen olmalısın kardeşim;
Sen namussun, vicdansın, adaletsin...
Sen müspet ilimsin kardeşim
Sen irfansın, inançsın geleceğimi aydınlatan...
Sen, buram buram tüten vatan sevgisi,
Sen, burcu burcu kokan Türklük duygususun.
Sen öğretmen olmalısın kardeşim,
Sen öğretmen olmalısın...
Biz öğretmen olmalıyız kardeşlerim;
Biz görmeyenlere göz,
Duymayanlara kulak,
Yürüyemeyenlere ayak olmalıyız...
Biz öğretmen olmalıyız kardeşlerim kızıyla, erkeğiyle
Layık olabilmek için
?Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır diyen
Ulu önder Atatürk’e...
Biz şairlerimizin mısralarında dil,
Genç kızlarımızın gergeflerinde nakış nakış gül,
Âşıklarımızın sazlarında tel,
Öpülesi bir el olmalıyız :
Biz öğretmen olmalıyız.
M. Nejat SEFERCİOĞLU
Beni de Götür Aydınlığa
İçimde ufkuma çizdiğin dağlar,
Adına gül gibi uzanıyorum.
Her çığlık kahrın önünde
ağlar,
Seni yüreğimle selâmlıyorum.
Nasıl gizler yüreğini bir
çocuk,
Islak yorganının karanlığına?
Sığmaz düşlerime bu koca
boşluk,
Al beni de götür aydınlığına
Ziller çalsın, yine sen
dağları çiz,
Sevginin rengine boya suları.
Kucaklasın hasretimi bu deniz,
Büyüsün ellerinde güneşin
yolcuları.
Bütün yıldızları sersem
geceye,
Bütün çocuklara seni anlatsam,
Adın sığmaz kurduğum her
tümceye,
Kıyametler kopar seni
unutsam...
Nuri PEKÖZ
Ziller Çalacak
Zil çalacak... Sizler derslere
gireceksiniz bir bir.
Zil çalacak, ziller çalacak benim için,
Duyacağım, evlerden, kırlardan, denizlerden;
Tâ içimden birisi gidecek ardınızdan uça ese...
Ama ben, ben artık gidemeyeceğim.
Zil çalacak... Siz geminize, treninize gireceksiniz bir bir.
Zil çalacak, ziller çalacak benim için,
Duyacağım, iskelelerden, istasyonlardan bütün;
Tâ içimden birisi koşacak ardınızdan...
Ama ben, ben artık gelemeyeceğim.
Sonra bir gün zil çalacak yine,
Hiç kimseler, kimsecikler duymayacak...
Ne sınıflar, ne iskeleler, ne istasyonlar, ne siz...
Tâ içimden birisi kalacak oralarda...
Ben gideceğim.
Zil çalacak, ziller çalacak benim için,
Duyacağım, evlerden, kırlardan, denizlerden;
Tâ içimden birisi gidecek ardınızdan uça ese...
Ama ben, ben artık gidemeyeceğim.
Zil çalacak... Siz geminize, treninize gireceksiniz bir bir.
Zil çalacak, ziller çalacak benim için,
Duyacağım, iskelelerden, istasyonlardan bütün;
Tâ içimden birisi koşacak ardınızdan...
Ama ben, ben artık gelemeyeceğim.
Sonra bir gün zil çalacak yine,
Hiç kimseler, kimsecikler duymayacak...
Ne sınıflar, ne iskeleler, ne istasyonlar, ne siz...
Tâ içimden birisi kalacak oralarda...
Ben gideceğim.
Zeki Ömer DEFNE
Hiç yorum yok