Teşkilat-ı Mahsusa
Teşkilat-ı
Mahsusa (Özel Örgüt) Enver Paşanın liderliğinde 1913 yılında kurulmuş, 1914
yılında Harbiye Nezareti bünyesinde resmi bir kuruluşa dönüştürülmüştür.
Osmanlı İmparatorluğunun hükmettiği yerlerde devletin kalıcılığını sağlamaya
çalışmış, Panislamizm ve Pantürkizm düşüncelerini benimsediğini
söyleyebileceğimiz Harbiye Nezaretine ve sadrazama bağlı istihbarat
kuruluşudur. Lakin eylemsel olarak içinde bağımsız hareket etmiştir. İttihat ve
Terakki devriyle birlikte resmi olarak 1918’de kapatılmış, Enver Paşa
tarafından gizli olarak çalışmalarına devam edilmesi istenmişse de bu pek
mümkün olmamıştır. Hukuk profesörü Tarık Zafer Tunaya ‘Türkiye de Siyasal
Partiler’ adlı eserinde Teşkilat-ı Mahsusa’nın İttihatçıların “komitacı,
eylemci, fedai, hayalci yönünü” bu kuruluşun simgelediğinin altını
çizerek belirtir.
Bu çalışma
yayınlanmış kaynakları göz önünde bulundurarak oluşturulmaya çalışılmıştır.
Akademik iddia söz konusu değildir. Teşkilat- Mahsusa konusu soysal bilimler
dünyasında her dönem dikkat çekmiş, gizemi tam olarak aydınlatılmamış, kaynak
konusunda problemlerin yaşandığı bir konudur. Bunları belirtmekte fayda vardır.
Teşkilat-Mahsusa’nın
gizli bir örgüt olduğunu söylemek zordur çünkü birçok resmi belgede açıkta
adından söz edilmiştir. Ancak alt tabaka üyelerinin tamamını bilmek ve
belirtmek oldukça zordur. Yanı sıra eylemsel planları, amaçları gizliliğini
olağan bir şekilde korumaktadır. Ekonomisi Harbiye Nezaretinin gizli bütçesi ve
Alman askeri misyonundan sağlandığı belirtilmektedir. Çeşitli kaynaklarda
farklı cemiyetlerden de para aktarımı yapıldığına değinilmektedir. Örgütün
tarihinde toplam 4 başkanı olduğu bilinmektedir. İlk başkanı Enver Paşanın çok
güvendiği Süleyman Askeri beydir. Örgütün genel merkezi İstanbul’da olup
yönetici bir komitesi vardır. Bu komiteye bağlı 4 ana masası vardır. 1.Rumeli
Masası, 2. Afrika Masası,3. Şark Masası,4.Kafkasya Masasıdır. Her masanın bir
üst düzey yönetici olup, masaların ilgilendiği bölgeler oldukça geniştir.
Örgütlenme
sistemi hücreleşme şeklindedir. Hücre belirli sayıda ajanlardan oluşur, ajanlar
hücre başkanı ile iletişime geçer, bazı durumlarda üstten farklı yetkili
kişiler tarafından da emirler alınırdı. Genellikle ajanlar eğitimli kişilerden
seçilip görevler verilirdi. Bunların yanı sıra örgütte düzenli ordu kurma ve
çete oluşturma sistemi de vardır. Kimi zaman mahkûmlardan, suçlulardan farklı
düzenli ordular kurulduğu bilinmektedir. Bu ordulara meclis konuşmalarında da
oldukça değinildiği bilinmektedir. Hacettepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Gönül Güneş örgütünün yaptığı eylemleri maddelere ayırmıştır; 1.Baskın, sabotaj,
düşman haberleşme hatlarının tahribi vb.2. Yıkıcı faaliyetlere karşı mücadele
etmek, imparatorluk içindeki ayrılıkçı ve milliyetçi grupların düşmanla
ilişkilerini engellemek.3.Rus –Ermeni işbirliği ve planlarını önlemek, Rusya’da
Müslüman Türkleri ayaklandırmak.4. Ajanları, İngiltere ve Fransız sömürgelerine
ve Osmanlı İmparatorluğunun düşman işgaline uğrayabilecek yerlerine
yerleştirmek.
Örgütün en
önemli özelliklerinden biri gönüllü birliklerden ve vatanseverlerden oluşmuş
olmasıdır. Yöneticisinden, en alt tabakasına kadar bu şekilde gönüllülerin
çokluğundan rahatlıkla söz etmekte sakınca yoktur. Örgütün eylem emirleri
yazılı kaynaklara pek dökülmemiş olup genel anlamda sözle yapıldığını söylemek
mümkündür. Örgütün ünlü eylem adamlarına değinecek olursak ise Ömer Naci’yi
saymamak haksızlık olacaktır. Gösterdiği başarılar ve yürekliliklerde her
cephede tarihe altın harflerle adını yazdırmıştır. Ziya Gökalp bu vatansever
kahramanı dizeleriyle ölümsüzleştirmiştir. Daha birçok kahramanın isimlerini
sayfalar dolusu yazabilmek mümkündür. Yanı sıra Dr.Vahdet Keleşyılmaz
Atatürk’ünde örgütle alakalı faaliyetlerini yayınlamış, Mustafa Kemal’in de
örgütün kahramanları arasına girdiğini adeta ispat etmiştir.
Teşkilat-
Mahsusa’nın birçok başarısının bulunduğu su götürmez birer gerçektir. Başarılar
çoğu zaman kişisel, çoğu zaman birliksel hareketler sayesinde sağlanmıştır.
Birkaç örnekle paylaşmak gayet açık olacaktır; Mısır İngilizler için stratejik
bir öneme sahiptir. Bunun farkında olan Teşkilat-ı Mahsusa unutulması gereken
Cemal Paşa komutasındaki Kanal Harekâtını desteklemek, İngilizleri o bölgede
sıkıştırmak için uygun bir plan yapmıştır. Ancak İngiliz kuvvetlerinin çeşitli
artıları yüzünden Osmanlı Kanal Harekâtından başarısızlıkla çıkmıştır. Ancak
Mahsusa yenik durumda olsa da İngilizlerin zamanından çalması, çeşitli sabotaj
planlarıyla İngilizlere ekonomik zarar vermesi Almanya’nın o dönemde işine
yaramıştır.
Tarık Zafer
Tunaya yine aynı eserinde Teşkilat-ı Mahsusa’nın asıl adının geçtiği en büyük
eylemin, Balkan Savaşlarının sonunda Batı Trakya’nın,-İstanbul’a rağmen- işgal
edilmesiyle kurulan “Garbi Trakya Hükümet-i Muvakkatesi” olduğuna değinir. Ve
bunu arşiv belgeleriyle destekler. Bu konu ayrı bir başlık olacak kuvvettedir.
Ayrıca Tunaya eserinde kişisel eylemler olarak Kuşçubaşızade Eşref ve
Mümtaz Bey’in Kanal cephesinde yaptığı eylemleri örnek olarak verir. Bu
örnekler çoğaltıla bilir.
Teşkilat-Mahsusa
fedakarlar ordusu, ayakta kalma sevdası, inananların hikayesi.. Bunların
yanında çamur atılmaya müsait Türk Ulusunun kaderi. Enver’i, Ömer’i,
Kuşçubaşısı, Akif’i, Kemal’i daha niceleri.
Teşkilat-ı
Mahsusa dönemin zor şartlarına rağmen her ne kadar çok sistematik bir örgüt
olmasa da elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığı açıktır. Bu fedakârlar
ordusunun vatanla derlenip vatanla ölmesi günümüz yaşanışlarına örnek olacak
mahiyettedir. Ancak değindiğimiz gibi açılmamış birçok sis perdesi vardır.
İlerleyen zamanlarda bu konunun aydınlanacağı ümidini taşıdığımı belirtmek
isterim. İstihbarat örgütleri bir devletin olmazsa olmaz kuruluşlarından
biridir, bu örgütlerin kalitesi devletlerin kaderiyle bire bir kardeştir. Bu
hayati konuda dersler çıkarmak hiçbir şeye olmadığı kadar fazla önemi hak
etmektedir.
Hiç yorum yok