Yeni

Akad İmparatorluğu


Akadlar Çağında Mezopotamya(M.Ö. 2350-2150)

Er Sülaleler Devri medeniyeti Sümerler ile Mezopotamya’ya sonradan gelen Samilerin ortak malıdır. Cemdet-Nasr devrinin sonlarına doğru(M.Ö. 2850’ler) Mezopotamya’ya gelen Samiler 500 yıl sonra kendi devletlerini kurmaya muvaffak olacaktır.

Samilerin Anayurdu

Sami kavimlerin anayurdu meselesi hakkında bugüne kadar değişik görüşler ortaya atılmıştır. Ancak Sami tipinin Arabistan’da bulunduğu kesin olarak belirten Winckler’in yayınından sonra, Arabistan’ın Samilerin anayurdu olduğu hemen herkes tarafından kabul edilmiştir.
Samiler, tarih boyunca dört kez Kuzey Arabistan’dan kuzeydoğu ve kuzeybatı istikametine göç etmişlerdir. Mezopotamya’yı istila eden bu ilk Samilerin, Akadlar olduğu kabul edilmektedir.

Akad Devri Vesikaları

Bu devre ait orijinal vesikaların sayısı çok azdır. En önemli vesikalar ise Sargon ve Naramsin’in zafer abideleri, Sarpul Kaya Kitabesi ve Maniştuşu Obeliski’dir.
Akadlar devrine ait efsanelerin en güçlüsü ise “Mücadelenin Kralı” anlamına gelen “Şartamhari” metinleridir. Bu metinlerde Akad kralı Sargon ve onun torunu Naramsin’in uzak ülkelere yaptıkları seferler anlatılır.

Akad Devleti’nin Kuruluşu

Akad devletini kuran Sargon’dur. Sargon’un menşei ile ilgili efsaneler, Kiş şehri münasebet halinde olduğunu gösterir. Bu durumu Sümer Kral Listesi de teyit ettiği gibi, Sami kavimlerin Orta Mezopotamya’ya yerleşmiş olmaları da bu hakikate uygun düşer.

Sargon’un başardığı işler insanüstü faaliyetler olarak değerlendirildiğinden, doğumundan ölümüne kadar olan bütün hayatı efsaneleştirilmiştir. Onun doğumunu anlatan efsane Musa’ya daha sonra da Roma’yı kuran Romus ve Romulus kardeşlere mâl edilmiştir.

Efsaneye göre Fırat kenarındaki Azupiranu şehrinde bir bahçıvan onu nehirdeki bir sepetin içinde bulmuş ve kendi çocuklarıyla birlikte büyütmüştür. Sargon büyüyünce yakışıklı ve güçtü bir delikanlı olmuş, Tanrıça iştar, Sargon’a âşık olmuş ve ona Sümer ve Akad memleketlerinin hâkimiyetini vermiştir.

Sargon’un asıl adını bilmiyoruz. Kral olduktan sonra “Gerçek Kral” anlamına gelen “Şarru-Kenu” ismini almıştır. Kral listesine göre Sargon, IV. Kiş Sülalesi kralı Ur-Zababa’nın önce sakisi, sonra da komutanlarından biri olduğu anlaşılıyor. III.Uruk sülalesinin güçlü kralı Lugalzagesi, Ur-Zababa’nın iktidarı döneminde Kiş’i almak üzere saldırmaya geçmiş, ancak kiş kralının emrinde bir komutan olan Sargon, Lugalzagesi’yi mağlup etmişti. Nippur’a kadar, Ur,Uruk ve Larsa gibi önemli şehirleri zaptetmişti.

İlk başta Lugalzagesi’nin akınlarına karşılık Kiş krallığının sınırlarını korumakla işe başlayan Sargon, Lugalzagesi’yi mağlup edince doğal olarak onun hâkimiyetindeki şehirlerin de yeni sahibi olmuştur. Yani Sargon, başlangıçta Kiş krallığına rakip olmamıştı. Bilakis Agade memleketinde yeni bir şehir kurarak, buraya “Tanrının Kapısı” anlamına gelen Babu-ilum(Babil) adını vermişti.
Sargon’un Kiş şehrini nasıl ve ne zaman ortadan kaldırdığını bilmiyoruz. Ancak anlaşıldığı kadarıyla gerçek şu ki Sargon önce Güney Mezopotamya’daki Sümer kentlerini sonra Kiş Krallığı ve Samileri ele geçirerek, Mezopotamya’yı tek bir idarede toplamayı başarmıştı.

Sargon bu fetihlerden sonra da seferlerine devam etmiştir. Kendini “Şarkişşati” yani Dünya Kralı ilan ederek dört bir yönde seferler düzenlemiştir. Elam memleketindeki şehir devletlerinin en kuvvetlisi olan ve bir süre de olsa Er Sülaleler II. Devrinde Sümer memleketlerine hâkim olan Avan şehri ile ve Warahşa(Barahşi) ile ittifak yaparak bu taraftaki tehlikeleri önlemiştir.

Fakat Sargon’un asıl ünü ilk defa onun tarafından gerçekleştirilen batının fethinden sonra yayılmıştır. Basra körfezindeki ticaretin şah damarı olan Fırat Kervan Yolu üzerindeki bütün kervan menzillerini fethetmiştir. Anadolu içlerine kadar akınlar düzenlemiş hatta Puruşhanda şehrini de zapt etmiştir. Anlaşıldığı kadarıyla Sargon, doğuda Karun nehrinden batıda Akdeniz’e kuzeyde Orta Anadolu’dan güneyde Basra körfezine kadar olan bölgeyi ele geçirmiştir.

Böylece Sargon, iktidarda kaldığı 56 yıl boyunca zaferden zafere koşarak tarihin bilinen ilk imparatorluğunu kurmuştu. Bu süre içerisinde 34 savaş yapmıştı ve çoğundan zaferle ayrılmıştı.
Sargon’un ölümü ise şaibelidir. Babil kroniği isimli vesikadan öğrenildiğine göre, Sargon ile askerleri toplu bir katliam ile öldürülmüşlerdir. Ancak bu Sargon, Akadlı Sargon mu yoksa Asurlu Sargon mu olduğu tartışmalıdır.

Sargon’un Halefleri Zamanında Akad İmparatorluğu

Sargon’un Rimuş ve Maniştuşu adlarında iki oğlu vardı. Sümer kral listesine göre, Sargon’un ölümü üzerine evvela büyük oğlu Rimuş, sonra da diğer oğlu Maniştuşu geçmiş gibi gösterilir. Diğer tarftan bu iki kardeşe ait vesikalarda ise, Rimuş’un daha ziyade imparatorluğun güney ve batısındaki memleketlerde, Maniştuşu’nun ise kuzey ve doğu ülkeleriyle uğraştıklarını göstermiştir.

Sümer kral listesi, Rimuş’a 9, Maniştuşu’ya ise 15 senelik iktidar süresi verilmektedir. Buna göre, Sargon’un ölümünden sonra tahta evvela büyük oğlu Rimuş’un geçtiği fakat idari zorluklar yüzünden daha sonra imparatorluk topraklarının iki kardeş arasında paylaşıldığı anlaşılmaktadır. Fakat Rimuş idaresinin 9. Senesinde ölünce, Maniştuşu memleketin tek hâkimi olarak kalmış ve aradan 6 yıl geçtikten sonra iktidarının 15. Senesinde o da bir suikaste kurban gitmişti. Bunun üzerine Rimuş’un oğlu “Naramsin” geçmişti.

Naramsin devrinde, Anadolu şehirleri Hatti kralı Pampa’nın önderliğinde 17 Anadolu kralı birleşerek Akad’a karşı ayaklanmıştır. Boğazköy arşivinde bulunan bir Şartamhari metninde bu olay anlatılmaktadır. Bu metne göre M.Ö. 3. Binyıl sonlarında(M.Ö. 2250-2200) Anadolu’da büyük bir devlet yoktu. Hemen her şehirde küçük bir krallık hüküm sürüyordu. Bu birbirleriyle sürekli çekişen devletçikler, dışarıdan gelen tehlikeli düşmana karşı birleşmişler ancak Naramsin tarafından mağlup edilmişlerdir.

Naramsin, Anadolu krallıklarının yenilmesinden sonra, bu ülkeyi kendi valileri ile yönetmek yerine sadece ganimetleri toplayıp gitmiştir. Ancak, Amanos bölgesini kontrol altına almıştır. Böylece kereste ihtiyacını karşılamıştır.

Naramsin’in Zağros dağlarında yaşayan Lullubiler’in kralı Annubani’ye karşı kazandığı zafer meşhur “Zafer Steli” ile ebedileştirilmiştir. Fakat bu zaferden sonra Naramsin’i ve Agade kentini tümüyle ortadan kaldıran bir felaket meydana geldi. Bu felaket, doğudaki dağlardan gelen barbar Gutiler’in istilasıydı.

Bu barbar kavmin yaptıklarını, bize en iyi anlatan vesika, “Agade’nin Laneti: Öcü Alınan Ekur” isimli şiirsel bir belgedir. Bu şiir, Guti felaketinden yüzlerce yıl sonra Sümerli bir şair tarafından, Agade’nin harap ve ıssız bir yer olduğu sırada yazılmıştı. Şaire göre Naramsin, Nippur’u yağmalamış ve Enlil tapınağına karşı saygısızlık yapmıştı. Bu nedenle tanrı Enlil, Agade’yi yakıp yıkmaları için Gutileri yollamıştı. Şair yıkımın nedenleri arasında Naramsin’in Ekur’a ve onun korularına saldırmasını da gösteriyordu.

Bütün bunlar bize gösteriyor ki, Naramsin’in ilk yıllarında Akad imparatorluğunun sınırları doğuda Elam’dan batıda Akdeniz’e, kuzeyde Anadolu’dan güneyde Basra Körfezi’ne kadar uzanıyordu. Bu durum Sargon zamanındaki hudutların hiç olmazsa belirli bir süre de olsa muhafaza edildiğini göstermektedir. Bunu üzerinedir ki, Naramsin’in ilk defa olarak, “Şar Kibratim Arbajm”(Dört iklim kralı) unvanını almıştı.

Fakat Sümerli şairin anlattığı gibi bu başarı geçici oldu. Naramsin’in Gutiler tarafından yenilgiye uğratılması, Sümer ülkesinde bir takım karışıklıklara ve anarşiye yol açtı. Naramsin’in oğlu Şarkalişarri kendini “Enlil’in evi Ekur’u İnşa Ettiren” olarak tanımlasa da, babasının verdiği hasarları gidermeyi başaramadı. Babasının son zamanlarında başlayan anarşi, onun döneminde de devam etti. Nitekim Şarkalişarri’nin taşıdığı mütevazı “Akad Kralı” unvanı, Akad egemenliği altında yaşayan uzak ülkelerin elden çıktığını gösterir.


Şarkalişarri’nin 25 yıl süren idaresinden sonra Sümer kral listesine göre 4 kişi kendilerini kral ilan etmiştir. Bu kişilerin isimleri İgigi, Nanum, İmi ve Elulu’dur. 3 yıl süren bu kargaşa döneminden sonra Elulu idareyi ele geçişmiştir. Eskiçağ uzmanları kral listesinde Gutiler’in 6.kralı olarak zikredilen Elulmeş ile anarşi döneminde Akad tahtını ele geçiren Elulu’un aynı şahıs olduğunu varsayarlar. Eğer bu görüş doğru ise, Guti kralının başarısı geçici olmalıdır. Zira kral listesinde Elulu’dan sonra Dudu(21 sene) ve Şudurul(15 sene) isimleri görülür. Anlaşıldığına göre Dudu bir süre için de olsa Guti tehlikesini önlemişti. Ancak yine de Akad Devleti sınırları, sadece Orta Babilonya denilen bölgeyle sınırlıydı. Artık çöküşün durdurulması imkânsızdı.
Bu devletin, Sümer geleneklerini değiştirdiği de aşikârdır. Her şeyden önce Akad devletinde devletin resmi dili Akadça idi. Sümer dili ise sadece bilginlerin ve sahiplerin kullandığı bir dildi. Sümer şehirlerinde yürürlükte olan teokratik sosyalizm de bu devirde tamamen ortadan kalkmış, onun yerine şahsi mülkiyet esasına dayanan bir hukuk devleti almıştı.


Akad İmparatorluğu’nun yıkılma nedenleri olarak şunlar gösterilebilir:

1-) İmparatorluk toprakları içinde etnik köken farklılıkları olması. Dolayısıyla farklı dillerin konuşulması ve farklı dinlere inanılması.

2-) Akadlardan sonra Mezopotamya’nın en kalabalık topluluğu olan Sümerlerin, tekrar bağımsızlık kazanabilmek için fırsat kollaması.

3-) Guti istilaları.

Hiç yorum yok