Sümerlerden Bize Kalan Gelenekler
Nevruz kimin
bayramı?
Yere düşen
ekmeği niye öperiz?
Mezarlıklarda
niye selvi ağacı var?
Domuz niye
haram?
Sümer’den
insanlığa kalan pek çok miras var ve bu sadece mitolojiyle de sınırlı değil.
Ancak bu
içerikte Sümer mitolojisinden sadece sayılı örnek ele alınmıştır.
Örnekler,
her türlü din ve inanca saygı gözetilerek ele alınmasını esas aldığımız için
bir sonraki semavi dinlere ilham olduğu iddia edilen birçok konuya yer
vermedik.
Mezopotamya,
Orta Asya medeniyetlerini kültürlerini benzerliklerini iyice inceleyince önceki
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques René Chirac’ın hepimiz bizanslıyız romalıyız
dediği gibi benimde hepimiz sümer’liyiz babil’liyiz siz neyin davasını
güdüyorsunuz diyesim geldi
Neden Sümer?
Sümer dini,
önceleri tanrısız bir dindi.
İnsanlar
öncelikle büyük tabiat güçlerine taparlardı.
Büyük tabiat
güçleri pasifti, yaratıcı güçten yoksundu.
Bu tabiat
güçlerine sonradan Tanrısallık biçilmiştir.
İnsan aklı
soyuttan somuta doğru gelişmiştir ve soyut şeyleri antik çağların insanları
somutlaştırmak istemiştir.
Bu
somutlaştırmadan evvel, Tanrı kavramı yaratıcı olmaktan ziyade soyut olarak
‘enerjiyle’ ifade ediliyordu.
Örneğin
Tammuz, bereket tanrısı olmadan önce ağacın ve bitkinin içindeki enerjiydi.
Bu
somutlaştırma sürecinde Sümerler, o dönem en ileri oldukları astronomiden
yararlanmıştır.
İnşa
ettikleri devasa Zigguratlar ile gökyüzünü gözlemektelerdi.
Soyut
ilahlarını, gökyüzünde keşfetmeye başladıkları cisimlerle özdeşleştirerek
somutlaştırdılar.
Ay Tanrısı,
Güneş Tanrısı, Rüzgâr Tanrısı vs. Sümer’den dünyaya inancın yayılışı
Sami Irktan
olan Akadlar, M.Ö. 2500 yılında Sümer bölgesine yerleşiyor ve muazzam bir
uygarlıkla karşılaşıp kendi inançlarını Sümer inançlarıyla harmanladılar.
Akadların,
hem Batı hem de Doğu’ya doğru genişlemesiyle Sümer inançları denizci bir toplum
olan Fenikeliler’e ve Filistin’e ulaşmış oldu.
Fenikeliler
vasıtasıyla da Antik Yunan ve Roma’ya…
Sümerlerin
İnanna’sı; Semitik toplumların İştar’ı, Fenikeliler’in Astarte’si, Antik
Yunan’ın Afrodit’i oldu. Sümer’in Tammuz’u, Fenike’nin Adonis’i oldu.
Sümer’in
Ninurta’sı, Yunan’ın Zeus’u oldu.
Kısaca,
Sümer’de somutlaştırılan ne kadar Tanrı ve Tanrıça varsa bahsi geçen
coğrafyalarda da versiyonları türetiliyor.
1. Nevruz: Kutsal Evlilik
“Nevruz bir
Türk bayramı mıdır yoksa Kürt bayramı mıdır?” “Nevruz kimindir?”
Ülkemizde
her yıl Nevruz yaklaşınca akla gelen ve bazılarının kendilerini tatmin uğruna
saçmalayarak cevapladığı bu sorunun cevabı: Nevruz bir Sümer ritüelidir ve tüm
toplumlara da Sümer’den yayılmıştır.
Şöyle ki;
Sümer’in en ünlü tanrısı Tammuz, bereket ve güneş tanrısıdır.
En ünlü
tanrıçası ise, bereket, toprak ve ay tanrısı olan İnanna’dır. Sümer’deki
inanışa göre, soğuk ve zor geçen kışın ardından baharın gelişiyle her yıl 21
Mart tarihinde Tammuz ve İnanna evlenir.
Bu evlilik
kışın bitişini, topraktaki bereketlenmeyi simgeler ve her yıl bu tarihte
kutlanır.
21 Mart aynı
zamanda gündüz ve gecenin birbirine eşit olduğu tarihtir. Güneş tanrısı Tammuz,
gündüzü; ay tanrısı İnanna geceyi simgeler ve bu geceyle gündüzün kavuşmasıdır.
Tammuz ve
İnanna’nın birleşmeleriyle dünyaya bolluk, bereket ve yeşillik gelirdi,
hayvanlar yavrulardı.
Evlilik,
güneşle alakalı olduğundan ritüelde ateşin üstünden atlamakta vardır. (Ateş,
güneşi simgeler.)
İlk defa
M.Ö. 4000 yılında kutlanan bu evlilik, Mezopotamya ve Orta Asya’da Nevruz
halini alıp zenginleştirilmiştir. Hristiyanların Paskalyası ve Hıdrellez’in
kaynağı da bu kutsal evliliktir.
Semitik toplumlardaki ‘cemre’ inancı da bu evlilikten gelir.
Semitik toplumlardaki ‘cemre’ inancı da bu evlilikten gelir.
2. Gelin odasının süslenmesi
İnanışa
göre, kutsal evlilik öncesinde Tanrıça İnanna yıkanır, annesi ile konuşarak
ondan tavsiyeler alır, kapı arasından hediyelerin gelişini gözler.
Daha sonra
gelin odası hazırlanır ve çeyizler ziyaretçilere gösterilir.
Ancak tüm bu
hazırlıklar tamamsa Tammuz’un içeri girmesine izin verilir.
6000 yıldır
bu evlilik töreni, o bölgede, bölge çevresinde ve Anadolu’da bu şekilde devam
etmektedir.
(Tammuz ve
İnanna’nın kutsal evliliklerine dair, Tevrat’taki Süleyman’ın Şarkıları’na
bakabilirsiniz.)
3. Selvi ağacı, mezarlıklar ve Tammuz
Tammuz için metinlerde
şöyle denir: “Bir yığın Haşur Ormanlarının arasında sen pırıl pırıl parlayan
bir selvi ağacıydın ve senin bulunduğun yere sadece güneş gelebilirdi”.
Sümer
tapınaklarında Tammuz’un sembolü olarak selvi ağacı dikilirdi.
Tammuz,
sular tanrısı Enki’nin oğlu olduğu için, tapınaklarda aynı zamanda havuz, su
kuyusu veya çeşme de olurdu.
Bugün
mezarlıklarda selvi ağaçlarının olmasının nedeni, selvi ağacının “ebedi hayat”ı
simgeleyen ‘hayat ağacı’ olmasıdır.
Tammuz
gerçek anlamda hiçbir zaman ölmez; ebediyete sahiptir.
4. Noel ağacı
Bir önceki
maddede Tammuz hiçbir zaman tam olarak ölmez demiştim.
Evet, ölmez
sadece derin bir uykuya dalar.
Bu uyku,
gecenin gündüze galip gelmeye başladığı tarihe denk gelir.
Bu tarih
gece ile gündüzün yıl içerisinde son kez birbirlerine eşit oldukları ekinoks
tarihidir. Bu tarihten sonra gecelerin süresi, gündüzü geçer ta ki 21 Aralık’a
kadar.
21 Aralık
yıl içerisinde en uzun geceyi içerir.
21 Aralık’ta
Güneş tanrısı Tammuz ‘ölür.’ 3 gün sonra ise gecenin kısalmaya gündüzün uzamaya
başlamasıyla dirilir.
Bu diriliş 25 Aralık’ta kutlanır ve bu kutlamalarda Sümerler, bugün noel dedikleri ağaçları kullanır.
Bu diriliş 25 Aralık’ta kutlanır ve bu kutlamalarda Sümerler, bugün noel dedikleri ağaçları kullanır.
Ağaçtaki
süsler, her türden meyveyi ve bereketi simgeler; ağacın kendisi ise Tammuz’dur.
5. Tıbbın sembolü
Yukarıdaki
örneklerde hayat ağacının kendisinin Tammuz olduğunu görmüştük.
Hayat
ağacına sarılı iki yılan Tammuz’un iyileştirici özelliğini tasvir eder.
Günümüz tıp
çevrelerinde yaygın olarak kullanılan yılan sembolünün kaynağı da yine
Sümer’dir.
6. Domuzun haram olması
Tammuz’un
diğer adı -daha doğrusu bir başka söylenişi- Domuzi’dir.
İnanca göre
Tammuz ve onun bir sonraki versiyonu olan Adonis, vahşi bir domuz tarafından
katledilir.
Domuzu
mitolojide günahkar,dinlerde haram yapan bilinçaltında yatan ‘Tanrı katili’
sıfatıdır.
Ayrıca
ekonomik açıdan, domuzun küçükbaş hayvanlar gibi göç edememesi ve dönemin
şartlarınca yaz aylarında etinin sıcağa dayanamayarak çabuk bozulması da
nedenler arasındadır.
7. Yere düşen ekmeğin öpülmesi
Ekmeğin
kutsallığı Sabiilerden gelir. Tammuz’un bir başka versiyonuna tapan Sabiilere
göre ekmek çok kutsaldı.
Öyle ki,
buğdayın toplanması ve öğütülmesi zamanında Sabiiler ağlardı.
Çünkü bu
tarihler, Tammuz’un öldüğü -derin uykuya daldığı- günlere denk gelirdi.
Sabiilere
göre, ekmek Tammuz’un etiydi.
Tammuz,
Sabiiler için ana geçim kaynağıydı.
Bu
nedenledir ki, bugün Anadolu’da hala ekmek yere düştüğü zaman öpülür ve başa
konur, ekmek ve buğday kırıntısına basmanın büyük günah olduğuna inanılır ve
ekmek bıçakla kesilmez.
Çünkü ekmek
binlerce yıl önceki inanca göre bereket tanrısı Tammuz’un etiydi.
Ekmeğe
verilen önem bu coğrafyada hiç değişmedi.
Elbette,
Tammuz
unutuldu, gitti. (Ek olarak, Sabiiler’e göre ekmek Tammuz’un eti dedik.
Şarap da
barış ve şarap tanrısı Dionysus’un kanıydı.
Her ikisi de
dönemin insanları için ana geçim kaynağıydı.
Hıristiyanların
Efkaristiya’sını açıklamak için yeterli bir kaynak.)
8. Kurban ritüeli
Sümer’de
tanrıları sevindirmek, istekte bulunmak, hastalıktan kurtulmak ve adakta
bulunmak için, hasta veya sakat olmayan bir hayvan kurban edilirdi.
Kurbanları
tapınak rahipleri keserlerdi. Kurbanın sağ kalçası ve iç organları Tanrılara
takdim edilir, geri kalanı ise dağıtılırdı.
9. Mitolojideki ilk tek Tanrı: Marduk
Marduk,
Babil kentinin tanrısıydı ve Sümer’deki Tammuz’un Babil versiyonuydu.
Babil
şehrinin güçlenmesiyle birlikte o da güçlendi. (Mitolojide tanrılar, doğdukları
şehre bağlıydı.
Şehir
güçlendikçe o şehrin -ya da devletin- kralı, kendi tanrısını da güçlendirmiş ve
yaygınlaştırmış oluyordu.)
Marduk, M.Ö.
2000’de Kral Hamurabi tarafından Baş Tanrı olarak ilan edildi.
M.Ö.
1600’lerde de Kral Buhtunnasr tarafından Tek Tanrı ilan edildi
Marduk
Tanrıların Tanrısı konumuna gelince diğer 50 tanrı, kendi güçlerini Marduk’a
verir.
Her bir
gücün, özelliğin de ayrı ismi vardır.
Böylelikle,
Marduk’un 50 kadar ismi olur.
Marduk, kendisine güçlerini sunan tanrı ve tanrıçaları kendi hizmetine alır ve onlara sınırlı güç ve görevler atfeder.
Marduk, kendisine güçlerini sunan tanrı ve tanrıçaları kendi hizmetine alır ve onlara sınırlı güç ve görevler atfeder.
Böylelikle
eski Sümer tanrıları, tek tanrının hizmetinde birer elçi, veli ve ilahi ögelere
dönüşür.
Babil’in
zayıflaması ve Asur’un güçlenmesiyle Marduk’un Asur versiyonu ortaya çıkar:
Devlete de ismini veren Asur tanrısıdır.
Ve zamanla
Kabala öğretisinde kendine yer edinen bu tek tanrı inancı, modern yapısına
Tevrat ile kavuşur.
14 Şubat sevgililer günü
Sevgililer
günü günümüzden çok daha evvel Antik Yunan’da kutlanıyordu!
Sümer’deki Tammuz-İnanna
ve Anadolu’daki Attis-Kibele evlilikleri gibi Antik Yunan’da da Tanrıça Hera
ile Tanrı Zeus’un kutsal evliliği yüzyıllardır kutlanıyor.
Zeus genel
olarak partnerlerini aldatan çapkın bir yapısı vardır ve bir gün şekil
değiştirerek Hera ile birlikte olur.
Aldatıldığı
ve gururuyla oynadığı için Zeus’u sadece onunla evlendiği takdirde
affedebileceğini söyler ve kutsal evlilik gerçekleşir.
Antik
Yunan’da Tanrıların Tanrısı olan Zeus evlenince Tanrıça Hera’da Tanrıların
Tanrıçası olmuştur.
Antik
Yunan’daki Hera, Roma’da Juno ismini alır.
Roma’da
kadınlık ve evlilik tanrıçası olarak bilinen Juno’ya duyulan saygı sebebiyle 14
Şubat tatil ilan edilir ve bu tarihte çeşitli ritüeller gerçekleştirilir.
Böylelikle
14 Şubat, Antik Yunan tanrıçası Hera’nın sevgililere hediyesi olmuş oluyor.
11. Başörtüsü
Sümer’de,
Babil’de (ve hatta erken Anadolu dönemlerinde bile) her genç kız evlenmeden
önce tapınağa gider ve orada bir kere olmak üzere yabancı bir erkekle para
karşılığı beraber olurdu.
Bu parayı
tapınağa bağışladıktan sonra tapınaktan ayrılabilir ve artık evlenebilirdi.
Bu tür bir
cinsel birleşme son derece kutsal sayılırdı (tıpkı Tammuz İnanna veya Kral-Baş
Rahibe birleşmesinde olduğu gibi).
Bunu
yapmadan genç kız evlenemezdi.
Asilzadeler
bile kızlarını kendi elleriyle bu tapınaklara getirmişlerdir.
Çirkin
kızların kötü bir kaderi vardı; bazen kendileriyle beraber olacak bir erkek
çıkması için yıllarca tapınaklarda beklerlerdi.
Bunun
dışında tapınak rahibeleri, bu kutsal fahişeliği sürekli olarak yaparlar ve
tapınağa gelir sağlarlardı (ancak belirttiğim gibi, bu utanç verici bir iş
değil son derece kutsal bir görevdi, onlara sokak fahişesi muamelesi
yapılmazdı).
Bu
kadınların diğer kadınlardan ayrılması için, başlarının bir şalla örtülmesi
zorunluydu.
Bu örtü,
artık o kadının evlenebileceği anlamına geliyordu.
Bunların
haricinde kızların, cariyelerin ve fahişelerin örtünmesi yasaktı.
M.Ö. 1500
yıllarında Asur kralı, sadece evlenilebilir kadınların değil; evlenen ve dul
kalan kadınlarında örtünmesini zorunlu kılmıştır.
Böylelikle,
üç büyük kutsal kitapta da geçen başörtüsü âdetinin kaynağının Sümer olduğu
öğreniyoruz.
12. Kartal
Sümer’de
güneşin farklı farklı şekilleri vardır.
Sabah, öğle,
akşam güneşinin; yaz, bahar, kış güneşinin farklı farklı isimleri, simgeleri ve
tanrıları vardır.
Sümer’deki
sabah güneşini de kartal simgeler.
Sabah
güneşiyle kartal; doğuşu ve yükselişi ifade eder.
Kartal aynı
zamanda batmayan güneşin temsilidir.
Sümer’den
günümüze kadar özellikle devletler tarafından bu simge kullanılmıştır.
Kartal, pek
çok devlet için gücün sembolü olmuştur. (Roma, Selçuklu, günümüzde ABD vs.)
13. Kutsal sayılar
Sümerliler,
gökteki 12 burcu ilk kez keşfeden uygarlıktır.
Sümerlilerin
bir gün 12 saatten oluşuyordu ama 1 saatleri bizim 2 saatimize eşitti; yani
toplamda yine 24 saatti.
İsa’nın 12
havarisi, bu burçları temsil eder.
Sümer
inancına göre, burçlarda birer tanrı otururdu ve güneş tanrısı bu burçları
ziyaret ederdi (her 2150 yılda bir güneş başka bir burca denk gelirdi ve
Sümerliler bunu hesaplamışlardır).
Bugün
Yahudilikteki ve Hıristiyanlıktaki 7 kollu şamdan, Sümer’in meşhur ağacını ve
yedi seyyareyi temsil eder.
Tek tanrılı
dinlerdeki cehennemin 7 kapısı, Sümer’in yer altı dünyasının 7 kapısı
olmasından gelir.
Sümerlerde
sayı sistemi 10’luk değil; 60’lıktır.
En büyük
rakam 60, en büyük tanrının rakamı da 60’tır.
Ay
tanrısının rakamı ise, 30’dur.
(Ay Dünya
etrafındaki dönüşünü yaklaşık 30 günde tamamlar.)
Gayet Faydalı Bilgiler İçin Minnettarım 🙏🙏🙏
YanıtlaSilbetmatik
YanıtlaSilkralbet
betpark
tipobet
slot siteleri
kibris bahis siteleri
poker siteleri
bonus veren siteler
mobil ödeme bahis
8BXBU1