Mohaç Meydan Muharebesi
Osmanlı ve
Macar orduları Mohaç Ovası’nda karşı karşıya gelmişlerdi. Macar ordusu
80-90 bin kişilikti, bunların 60 bini iyi eğitimli ağır zırhlı süvariydi, 100
kadarda topları vardı. Türk ordusu 120-140 bin kişi ve 300 kadar topu
vardı. Macarlar savaş tecrübeli zırhlı süvarilerine ve Avrupa çapında
meşhur iri cüsseli atlarına güveniyorlardı. Türkler’in savaş teknolojisindeki
üstünlüğünü, topu çok iyi kullandıklarını henüz anlayamamışlardı. Türk
ordusunun asıl kuvveti sadece topçu birliklerinden ileri gelmiyordu, iyi
eğitimli bir ordusu, savaş tecrübesi olan akıncı birlikleri vardı.
Türk
ordusunun 8-10.000 kişiden oluşan öncü kuvvetinin başında Gazi Bali Bey vardı.
Onu Rumeli askeri ve 150 top ile Sadrazam Pargalı İbrahim Paşa takip ediyordu.
Sadrazamın gerisinde de Anadolu askeri ve geri kalan toplarla Behram Paşa
bulunuyordu. Daha sonra muhafızlar, yeniçeriler, süvari alayları ile Türk
ordularının başkomutanı Kanunî Sultan Süleyman geliyordu. Artçı vazifesi gören
Bosna süvarisinin başında Hüsrev Bey vardı.
Bu düzende
Mohaç’a giren Türk ordusu ovanın güneybatı yamaçlarını hâkimiyeti altına aldı.
28 Ağustos’ta bir savaş meclisi toplandı Gazi Bali Bey kütle halinde cephe
hücumu yapılmaması darbenin yan ve gerilerden vurulması fikrini ileri
sürdü. Hazırlanan plana göre ordu batıdaki tepelerin gerisinde
hazırlanacaktı. Macar zırhlı süvarisinin hücumunu kırmak için bir topçu
hattının kurulmasına da karar verildi. Düşmana hücum edilmeyip onun hücum
etmesi beklenecek düşman hücum edince de kıtalar hafifçe geriye ve yanlara
doğru yarım yay biçiminde kaydırılacaktı. Macarlar bütün kuvvetlerini merkeze
yönelttikleri ve içeri girdikleri zaman birden kanatlarına hücum edilecek ve o
zamana kadar sol kanat açığında tutulacak süvari kıtaları ile düşmanın gerisi
de çevrilerek imha edilecekti.
Macar
ordusunun planı da şöyle idi; Savaş, Nazinyart ve Külküt köyleri arasındaki
arazide olacaktı. Sol kanat Tuna’ya dayanacak sağ kanat ise mümkün olduğu kadar
geniş tutulacaktı. Ağır süvarilerden oluşan birinci hat bütün gücüyle Türk
ordusunun merkezine saldıracak ve Türkler’in birinci hattı imha
edilecekti. Bundan sonra çekilmeye mecbur bırakılan Türk kuvvetlerini zırhlı
süvariler takip ederek ezecek ve imha edecekti.
Sabah namazı
topluca kılındı. Düşman sancaklarının göründüğü haberi geldi. Kanunî
kendi sancaklarını açtırdı zırhlarını giydi ve askere kısa özlü bir
hitabede bulundu. Savaş öncesinde güzel ve etkili konuşma
Osmanoğulları’nda üstün yeteneklerden biriydi. Hitabeden sonra sultan
ellerini açarak dua etti: “Allah’ım ilâhî kuvvet ve kudret senin elindedir!
İmdat ve himaye senden! Ümmeti Muhammed’e yardım et!” dedi. Saatler
geçtiği halde çarpışma başlamıyordu. Kanunî plan gereğince önce düşmanın
saldırmasını beklemekteydi.
İkindi yaklaşırken
Macar zırhlı süvarileri hızla ileri atıldılar, olanca güçleriyle Türk ordusunun
birinci hattına yüklendiler ve hızla Türk ordusunun içine girdiler. Bu andan
itibaren Türkler’in planı titizlikle uygulandı; İbrahim Paşa kuvvetleri sağ ve
sol kanada açılarak geriledi. Bu gerilemeyi bozgun zanneden kral II.Layoş
ikinci hattaki kuvvetlerini de hücuma geçirdi. Fakat Macar ordusu Rumeli
askerinin yanlara çekilmesiyle karşılarına Anadolu askerinin çıktığını gördü.
Bu hattı yarmaya başladıkları zaman ise yeniçerilerin direnişi ile
karşılaşmış ve topların menziline girmişlerdi. Gazi Bali ve Hüsrev
Beyler akıncı birlikleriyle düşmanı yandan çevirmeye başladılar. Aynı anda 300
top birden ateşlendi ve Macar zırhlı süvarisi hatasını o zaman anladı ama yok
olmaktan kurtulamadı. Sağ ve sola açılan Türk piyadesi karşı hücuma geçmiş
düşmanı çembere almıştı.
Macar
şövalyelerinden 32′si Osmanlı padişahını ölü veya diri ele geçirmek ve zaferi
kazanmak için büyük bir fedakârlık ve yiğitlikle vuruşarak Türk ordusu
merkezine kadar yaklaştılar. Fakat Kanunî’nin yakınlarına üç tanesi
ulaşabildi. Savaşın başlamasından bir buçuk saat sonra Macarlar Türk
planını nihayet anlamışlardı ama artık çok geçti her taraftan sarılmışlardı.
Kuşatmayı yarmaya çalıştıkları zaman tam bir başarısızlığa uğradılar ve bataklık
tarafına sürüklendiklerini gördüler.
Türk
topçuları ve misket birlikleri Macarlar’ın sağ ve sol kollarını imha
ettikten sonra merkez birliklerini de dağıtmıştı. Bunlar takip edildi.
Başta başkumandan Pol Tomori olmak üzere 25.000 düşman askeri kılıçtan geçildi.
20.000 Macar esir alındı. Kral II.Layoş ile 1000 kadar Macar
asilzadesi Karasu bataklığına saplanıp boğuldular. Sadece ovada 200 kadar
altın asilzade yüzüğü toplandı. Mohaç Ovası ve Karasu (Kvasso) bataklığı koca
Macar ordusuna mezar oldu. Türkler ise böyle müthiş bir savaşta tarihin
kaydetmediği eşine ender rastlanan bir başarı göstermiş 1000
kadar şehit vererek, koca Macar ordusunu imha etmesi iki saat gibi kısa
bir zamanda olmuştu. (29 Ağustos 1526).
Ertesi gün
erguvan renkli otağı hümayunda tahtına oturan padişah tebrikleri kabul etti.
Kumandanlara derecelerine göre hediyeler dağıtıldı. Askerler ödüllendirildi.
Savaş meydanı ölülerden temizlendi. İstanbul, Bursa, Şam, Kahire, Diyarbakır,
Halep, Edirne, Eflak ve Boğdan’a zafernameler gönderildi. Padişah annesi Ayşe
Hafsa Sultan’a bizzat yazdığı mektupla zaferini bildirdi.
Kanunî 3
Eylül’e kadar Mohaç’ta kaldı. 3 Eylül’de yola çıkıldı ve 10 Eylül’de Macaristan’ın
başkenti Budin (Buda) şehrinin önüne gelindi. Savaşmaksızın şehrin
anahtarı teslim edilince Kanunî ertesi gün büyük bir törenle Budin’e girdi.
Burada on gün kaldıktan sonra Peşte’ye geçti. Kanunî Budapeşte’de iken
Türk birlikleri Macaristan’ın geri kalan önemli kalelerini birer birer ele
geçirdiler. Cihan padişahı Macar tahtını Erdel voyvodası Yanoş Zapolya’ ya
verdi.
Hiç yorum yok